29 Ocak 2012 Pazar

Kitap

© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi / 29 Ocak 2012

Geçen ay Cumhuriyet Kitapları’ndan “İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri” adlı yeni kitabım yayınlandı. İkinci Cumhuriyetçilik tartışmasını irdelediğim bu çalışmamın çıkış noktası, iktisat profesörü İdris Küçükömer’in Türkiye’deki siyasal yelpazeyi altüst edip, solu sağ, sağı sol olarak değerlendiren tezlerinin eleştirisini yapmaktı aslında.

Bu yazıyı, hem bu kitaptan haberi olmayan okuyucularıma duyurmak, hem de üzüldüğüm bazı noktaları paylaşmak için yazdım.

Bir yazarın kendi kitabı üzerine yazı yazmasını garipseyenler ya da bunu kendi reklamını yapmak olarak algılayanlar olabilir. Onlara şunu söylemek isterim. Ben bunu yapmaya zorunluyum. Çünkü arkamda bir holding medyası ve cemaat yok. Kitabım hakkında Cumhuriyet Kitapları'nın gazetemize verdiği ilan dışında medyada çıkan boy boy reklamlar yok. D & R’ın raflarında kitabım yok.

Eminim bu yazıyı okuduktan sonra kitabın çıktığını yeni duyanlar olacaktır. Duyulmasını elbette isterim; emek verdiğim bir çalışmanın olabildiğince çok sayıda kişiye ulaşmasını dilerim.

Neden? Bu işin içinde olanlar bilir; Türkiye’de yazarak zengin olunmaz. Çok satışlı rakamlara ulaşan popüler yazarlar arasında bunu başaranlar olabilir ama onlar istisnadır. Sonuçta kitabımın daha fazla kişiye ulaşmasını istememin nedeni, sadece önemli olduğunu düşündüğüm bir konuda kendi bakış açımı sunmak.

Bu nedenle kitap çıktığında ilgilenebilecek kişilere de yolladım. Prof. Dr. Emre Kongar, köşesindeki bir yazısında söz etti; onun dışında medyada hiçbir yerde olumlu ya da olumsuz adı geçmedi, kitap eklerinin hiçbirisinde hakkında yazı çıkmadı. Yani kitap görmezden gelindi...

Acaba konu mu ilginç değildi?

Günümüz siyasi hayatına damga vuran temel tartışmalardan birisi değil mi bu? Elbette “liberal” ya da muhafazakar kesimin benim yazdığım bir kitaba ilgi göstermesini beklemiyorum ama daha tarafsız olabileceğini düşündüğüm kesimden de ses çıkmadı.

Acaba ben mi yeterince medyatik değilim? Medyatik olmak için ne yapmalıyım? Son yıllarda özellikle cemaat ile yakın temas kurmak ya da kadın olarak cinselliği öne çıkarmak işe yarıyor. Televizyonlardaki horoz dövüşü benzeri tartışma programlarında birbirine bağıran, köşesinden hakaretler yağdırıp küfredenler de epey medyatik.

Peki bunları yapmayı reddediyorsanız nasıl olacak?

Benim böyle bir yazıyı okurlarla paylaşabilme olanağım var. Ya olmayanlar ne yapacak? Bir yazarın kitabını okuyuculara duyurmak için ne yapması gerekir? Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya platformlarını kullanarak bu işi bir yere kadar yapabilir belki ama ana akım medyada yer almıyorsa, orada da ulaştığı insan sayısı sınırlı.

Sonuçta kitap okuyucusunu bulur” diyenler var. Ben pek o kadar umutlu değilim. Çok sayıda kitabın raflara bile girmeden depolarda ölüme terk edildiğini biliyorum.

Önemli olan kitabın basılmış olmasıdır” diyenler var. Elbette basılmış olması çok önemli ve sevindirici. Çünkü basılı malzeme tarihe mal olur ve kuşaktan kuşağa aktarılarak yazılı kültürü oluşturur. Ama bu noktada “Kitap kimin için basılır?” sorusu da akla gelmiyor mu?

Bir yazarın kitaplarını bastırıp kendi kütüphanesindeki raflara dizmesi, kuşkusuz onu çok mutlu edecektir. Fakat asıl amaç, yazılanları okuyucuyla paylaşmak değil midir? Evindeki kütüphanesindeki raflara kendi yazdığı kitapları da yerleştiren bir yazarın duyduğu mutluluk, o kitaplarda yazdıklarını başkalarıyla paylaşamadığında kalp kırıklığına dönüşmez mi?

Yazarın kitabın fiziksel varlığından duyduğu mutluluk nerede başlayıp nerede biter?

-

2 yorum:

ceyhun dedi ki...

yakın arkadaşım sizi ve kitabınızı anlatarak "tam beğeneceğin yazar ve seveceğin bir kitap, doğum gününde sana alacağım" dedi fakat hala ulaştırmadı kitabı bana:)

bunun üzerinde emre kongar'ın bahsettiğiniz yazısını ve bir pazar ekinde wall street'i işgal edin hareketi ile ilgili yazını okudum. yazım diliniz de ilgilendiğiniz konular da ilgi çekiciydi. hala kitabı bekliyorum ama bu işi ona bırakmadan da halledebilirim:)

başarılı yazılarınızın devamını dilerim.

bir okur:)

Ahmet Dizioğlu dedi ki...

New York City'li Turkleri izlediğim için sizide izliyorum, zaten yazar olarak izlediğim Tolga Tanış ve siz varsınız. New York City benim için önemli bir şehir ve orayla ilişkili diğer Turklerin yazılarını okumak bana keyif veriyor. Sonuç kitabınızı alacağım.