1 Kasım 2013 Cuma

1 KASIM DÜNYA VEGAN GÜNÜ KUTLU OLSUN!

Adı neredeyse “kebap” ile özdeşleşmiş bir ülkede hayvan haklarını savunmak, çoğu zaman bir tür “Don Kişot’luk” olarak görülür. İdeallerinin peşinde yeldeğirmenlerine karşı mücadele eden kahramanın gerçek ile hayal, erdem ile yozlaşma temalarını birbirine geçiren maceraları, Don Kişot’un dünyayı daha iyi bir hale getirme arzusunu yansıtır. Türkiye’de veganlığı “Don Kişot’uk” diye tanımlamak, bir açıdan doğrudur; çünkü veganların da daha iyi ve barışçıl bir dünya idealleri vardır. Bu uğurda, yüzyıllardır yaşam pratiği haline gelen yerleşmiş alışkanlıkların çevrelediği sisteme karşı çıkarlar. 

Ancak Cervantes’in kahramanı Don Kişot (Alonso Quijano) ile veganlar arasında önemli bir fark var; Don Kişot, olan biteni kendi hayal dünyasında yaşarken, veganların karşı durduğu acımasız sistem gerçektir. Veganların da içinde yer aldığı bu gezegende hayvanlar her gün mezbahalarda kesilir, yavrularına vermeleri gereken süte el konur, etleri, derileri birer eşya gibi alınıp satılır, üzerlerinde deneyler yapılır, eğlence sektöründe ticaret için kullanılır; kısacası tek kelimeyle sömürülür...

Hayvan hakları mücadelesinin 21. yüzyılda hız kazanması tesadüf değildir. Nüfus artmış, teknoloji gelişmiş, sanayi tipi üretim her yere yayılmış ve bunların sonucu olarak da hayvan katliamı devasa boyutlara ulaşmıştır. Ancak aynı zamanda Bilgi ve İletişim Çağı’nda sömürünün boyutlarını ortaya koymayı sağlayacak araçlar ve iletişim yolları gelişmiştir. Toplumlarda giderek artan bilinçlenme, hayvan hakları hareketini de doğal olarak güçlendirdi. Bir zamanlar köle ticaretini normal bir durum olarak kabul eden insanların zaman içinde köleliğe karşı çıkması gibi, giderek hayvan köleliğine de isyan eden insanlar çoğaldı.

Ne yazık ki Türkiye’de bu yıla kadar hayvan hakları alanında yazılı materyallerin yaygın olmadığı bir gerçektir. Et tüketiminin son derece yaygın olduğu mutfak kültürünün değişmesi de kolay olmayacaktır. Ancak hayvan özgürlüğü savunucuları, Türkiye’de de var ve artık sesleri daha fazla çıkıyor, protesto eylemleri yaygınlaşıyor, daha çok insan konuya ilgi duyuyor.

Bütün bu gelişmelerin ışığında, bu yıl ilk Türkçe vegan kitabı da yayınlandı! Araştırmacı/yazar Can Başkent ile birlikte yazdığımız “Veganizm: Ahlakı, Siyaseti ve Mücadelesi” adlı e-kitabı, söyleşi şeklinde akıcı bir üslupla kaleme aldık. Veganlığı bir hayat tarzı olarak benimsemiş iki insan olarak, veganizmin ahlaki ve ekonomik yönü, siyasi duruşu ve mücadelesine ilişkin merak edilen soruların yanıtlarını vermeye çalıştık. Kitapta altı çizilen temel düşüncelerden birisi, veganizm’in sadece bir beslenme yöntemi olarak algılanmaması gerektiği. Çünkü hayvan özgürlüğünü savunan etik veganizm, hayatın tüm aşamalarını kapsayan bütünlüklü bir felsefi görüştür. 

Kitabı, veganların yanı sıra, vejetaryenlerin ve özellikle de etoburların okuması, konuya dair verimli tartışmaların önünü açması bakımından önemlidir. Artık “proteini nereden alıyorsun?” gibi soruların ötesine geçmelidir veganizm tartışmaları. Bilimin zaten çoktan kanıtlamış olduğu bulguların üzerine konunun felsefi boyutlarını ekleyip, şu soruyu yanıtlamalı her insan: “Hayvan sömürüsüne karşı mıyım, değil miyim?” Meselenin özü bu. Zira karşımızda hayali yeldeğirmenleri değil, acıyı insan gibi deneyimleyen hayvanlara zulmeden dev bir sistem var. 

Bu düşünceler ışığında, hayvanlara uygulanan işkence ve zulme karşı çıkıp, daha iyi ve barışçıl bir dünya kurulması hedefinde buluşan tüm veganların 1 Kasım Dünya Vegan Günü Kutlu Olsun! Veganlık, bu dünyadaki en punk tavırdır!

(Kitaba ulaşmak için link:http://propagandayayinlari.net/vegan.html )
_