© Zülal Kalkandelen/ DÜNYALI YAZILAR
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 19 Aralık 2010
Üniversite öğrencileri ayakta. Fransa ve Yunanistan’ın ardından, İngiltere ve İtalya öğrenci eylemleriyle sarsılıyor. Avrupa başkentlerinden her gün protesto eylemlerine ilişkin haberler geliyor.
Son haftalarda Türkiye’de de yaşanan öğrenci olaylarını nasıl değerlendirmeli?
Acaba bu olayları Başbakan’ın dediği gibi “illegal örgütler içinde yer alan tipler” mi organize ediyor?
Yoksa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun dediği gibi olayların arkasında Ergenekon denilen örgüt mü var?
Ya da bu olayların asıl sorumlusu, bütün dünyada olduğu gibi şirazesinden çıkan iktidarlar mı? Nasıl çıkar bir iktidar şirazesinden?
Örneğin İngiltere’de olduğu gibi, eğitim bütçesini keserken varlıklı kesimin vergisinde indirim yapar...
İtalya’da olduğu gibi, üniversitelerde bütçe kısıtlamalarının yanı sıra, özelleştirmeye de kapı aralayan yasa tasarıları getirir...
Ya da Türkiye’deki gibi, rektörlerle buluşan Başbakan’ı protesto etmek isteyen gençlere coplarla, biber gazıyla saldırı emri verir...
***
Avrupa’daki olaylar, daha çok ekonomik nedenlere dayanırken; Türkiye’de buna bir de üniversiteler üzerinde YÖK aracılığıyla kurulan iktidar baskısı ekleniyor.
İşin ekonomik temeline inecek olursak, asıl sorunun, piyasa ekonomisinin önceliklerini halkın gereksinimlerinin önüne koyan zihniyet olduğu ortaya çıkıyor.
İngiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg, hükümetin öğrenci harçlarını yükselten planını desteklemekten utanç duymadığını; çünkü küresel duruma uyum gösterdiğini söylemiş.
Aslında bir itirafta bulunuyor Clegg; diyor ki, dünyaya egemen olan koşulların, yani küresel kapitalizmin gereği budur.
Kapitalizm nasıl ayakta kalacak? Yoksulun, emekçinin, dar gelirli halk kesimlerinin ihtiyaçlarından kesip zengine vererek...
Yani sosyal devleti öldürerek...
Bu konuda önemli bir bilgiye, Mustafa Sönmez’in 8 Aralık’ta Cumhuriyet’teki köşesinde rastladım. Şöyle diyor Sönmez:
“Bu yılın Ocak-Ekim döneminde bütçe harcamaları 230 milyar TL’yi bulmuş. Peki nereye, ne için harcanmış bütçe? Bir kere yüzde 22’si, işçi primlerinin üstüne yatarak SGK’ye devasa açıklar verdirenleri ödüllendirircesine, sosyal güvenlik açıklarını kapatmak için harcanmış. İkinci sırada ne var? Çoğu rantiyelere, dış kreditörlere ödenen faizlere harcanmış. Ne kadar? Bütçenin yüzde 18’i. Üçüncü sırada 16 milyon öğrenci için lütfedilip ayrılan eğitim bütçesi var ki toplamı 32 milyar TL, oranı da yüzde 14. Devletin yönetimine ayrılan yüzde 14’e yakın payı da geçtikten sonra ne geliyor? Polis-mahkeme, cezaevi harcamaları… Öyle böyle değil bütçeden yaklaşık 15 milyar TL harcanmış bu baskı mekanizması için. Yani bütçenin yüzde 6.5’u…
Devletin baskı mekanizmasına 15 milyar TL harcanırken halkın sağlığı için harcanan para, bundan 3 milyar TL eksik. Yani, sağlığın, polis-hapis harcamalarının gerisinden geldiği bir ülke burası…”
***
Bugün sosyal devleti yok eden baskıcı kafalar, çıkan isyanları şiddet kullanarak bastırmaya çalışıyor. Sonra da öğrencilere destek verenlere, “Bu yolla İMKB’de prim yapamazsınız” diyorlar...
Fakat öğrenciyi, emekçiyi karşısına alırken borsada prim yapmayı tercih eden iktidarların gidebileceği yerin bir sınırı vardır. Hiç güvenilir mi borsaya?.. Gün gelir bir anda çöker, olacaklar hayal gücünüzü zorlar...
Ne ilginç ki, Nick Clegg de, hükümetin öğrenci harçlarını artırma planına karşı çıkanları, “hayalciler” diye nitelemiş.
Öyleyse, ben de bu piyasacı, borsacı politikacılara 1968 Mayısı’nın en güzel sloganlarından birisini hatırlarak diyorum ki; “Bütün iktidar hayal gücüne!”
-
bütçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bütçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
19 Aralık 2010 Pazar
29 Aralık 2008 Pazartesi
2009 ve Türkiye
© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/28 Aralık 2008
Üç gün sonra yeni bir yıla giriyoruz. Herkes gelecek günlerin daha iyi olmasını diliyor...
Olabilecek mi?
2008'de Ergenekon denilen garip davayla korku imparatorluğu kuruldu, hükümete muhalif kesimler sindirildi...
Ilımlı İslam destekçileri, doğrudan Atatürk’ü, TSK'yı ve laikliği hedef aldı...
Toplumdaki kamplaşma iyice derinleşti... Türkiye, önemli ölçüde muhafazakarlaştı...
Dış politikada teslimiyetçi anlayış hakim oldu...
Doğu'da terör hortladı...
Kendilerini "liberal" olarak adlandıran takım, yine IMF'nin eteğine yapışıp, bütün umudunu Obama'ya bağladı...
AB projesi bir kenara itildi...
Ekonomik kriz teğet geçmedi, çarpıp savurdu...
İşsizlik tırmandı...
Umudu kaybetmemek gerek tabii; ama, Türkiye’nin çok karışık ve kavgalı bir dönemden geçtiğini de düşünmeden edemiyor insan...
***
Böyle bir ortamda, 2009 yılı bütçe tasarısı, günlerdir TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Bütçe, hükümetlerin bir yıllık zaman içinde hangi hizmetlere ne kadar kaynak ayırmayı planladığını belirler. Hükümetin izleyeceği ekonomik politikalar kadar, sosyal politikaları da görmemize olanak verir. Bu nedenle çok önemlidir.
Öyleyse, şimdi gelin bu gözle bakalım 2009 bütçesine...
Bazı bakanlıkların gelecek yıl için öngörülen bütçeleri şöyle:
İçişleri Bakanlığı: 1 milyar 893 milyon 861 bin TL,
Çevre ve Orman Bakanlığı: 1 milyar 242 milyon 319 bin TL,
Ulaştırma Bakanlığı: 1 milyar 155 milyon 636 bin 740 TL,
Kültür ve Turizm Bakanlığı: 1 milyar 5 milyon 896 bin TL,
Dışişleri Bakanlığı: 816 milyon 935 bin TL,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı: 709 milyon 448 bin TL,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı: 639 milyon 25 bin TL,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: 467 milyon 411 bin TL.
Bütçesi bunların her birinden fazla olan kurum hangisi dersiniz? Tabii ki Diyanet İşleri Başkanlığı... AKP, bu başkanlık için 2 milyar 454 milyon 275 bin TL bütçe ayırarak bir rekora imza attı.
Gazete haberlerine göre, son dört yılda Diyanet’in bütçesi yüzde 90 oranında artmış... Bu artışla da, birçok kurumu geride bırakıyor.
Örneğin, sosyal devlet anlayışının beş temel kurumuna bütçeden toplam olarak sadece 1.6 milyar TL pay veriliyor.
Özürlüler İdaresi Başkanlığı'na 5 milyon 916 bin TL, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'ne 5 milyon 731 bin TL, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'ne 4 milyon 404 bin TL, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü'ne 11 milyon 638 bin TL, SHÇEK Genel Müdürlüğü'ne ise 1 milyar 577 milyon 898 bin TL...
Bu rakamlar gerçeği açıkça ortaya seriyor... Din işlerine ayrılan para, özürlüler, yardıma muhtaç insanlar ya da sokak çocuklarına ayrılan toplam ödenekten fazladır.
AKP'nin "sosyal devlet" anlayışı işte bu kadar... Seçimler yaklaştığı için oy karşılığında sadaka gibi kömür ve erzak dağıtılıyor, 80 binden fazla caminin olduğu ülkemizde yenileri yapılıyor, durmadan Kuran kursları açılıyor...
***
Bu arada TÜBİTAK'a ne kadar bütçe ayrılmış? Türkiye’de müsbet bilimlerde araştırmaları geliştirip desteklemekle görevli bu kurumun payı 1 milyar 127 milyon 85 bin TL...
Bunu geçmişle kıyaslayıp bir artış olduğunu söyleyebilirler ama yeterli midir? Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına GSYİH'dan ayırdığımız ödenek, Avrupa’nın çok gerisindedir....
Hükümetin Diyanet'in bütçesini rekor düzeyde artırmasında bir neden vardır elbette...
Kim bilir; belki de herkes gidip bilimin ve sosyal devletin ruhuna Fatiha okuyabilsin diye, her sokağa cami yapma gibi bir projeleri vardır... Laiklik karşıtı odak haline gelmiş bir partiden başka ne beklenir ki?
Tweet
Cumhuriyet Pazar Dergi/28 Aralık 2008
Üç gün sonra yeni bir yıla giriyoruz. Herkes gelecek günlerin daha iyi olmasını diliyor...
Olabilecek mi?
2008'de Ergenekon denilen garip davayla korku imparatorluğu kuruldu, hükümete muhalif kesimler sindirildi...
Ilımlı İslam destekçileri, doğrudan Atatürk’ü, TSK'yı ve laikliği hedef aldı...
Toplumdaki kamplaşma iyice derinleşti... Türkiye, önemli ölçüde muhafazakarlaştı...
Dış politikada teslimiyetçi anlayış hakim oldu...
Doğu'da terör hortladı...
Kendilerini "liberal" olarak adlandıran takım, yine IMF'nin eteğine yapışıp, bütün umudunu Obama'ya bağladı...
AB projesi bir kenara itildi...
Ekonomik kriz teğet geçmedi, çarpıp savurdu...
İşsizlik tırmandı...
Umudu kaybetmemek gerek tabii; ama, Türkiye’nin çok karışık ve kavgalı bir dönemden geçtiğini de düşünmeden edemiyor insan...
***
Böyle bir ortamda, 2009 yılı bütçe tasarısı, günlerdir TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Bütçe, hükümetlerin bir yıllık zaman içinde hangi hizmetlere ne kadar kaynak ayırmayı planladığını belirler. Hükümetin izleyeceği ekonomik politikalar kadar, sosyal politikaları da görmemize olanak verir. Bu nedenle çok önemlidir.
Öyleyse, şimdi gelin bu gözle bakalım 2009 bütçesine...
Bazı bakanlıkların gelecek yıl için öngörülen bütçeleri şöyle:
İçişleri Bakanlığı: 1 milyar 893 milyon 861 bin TL,
Çevre ve Orman Bakanlığı: 1 milyar 242 milyon 319 bin TL,
Ulaştırma Bakanlığı: 1 milyar 155 milyon 636 bin 740 TL,
Kültür ve Turizm Bakanlığı: 1 milyar 5 milyon 896 bin TL,
Dışişleri Bakanlığı: 816 milyon 935 bin TL,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı: 709 milyon 448 bin TL,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı: 639 milyon 25 bin TL,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: 467 milyon 411 bin TL.
Bütçesi bunların her birinden fazla olan kurum hangisi dersiniz? Tabii ki Diyanet İşleri Başkanlığı... AKP, bu başkanlık için 2 milyar 454 milyon 275 bin TL bütçe ayırarak bir rekora imza attı.
Gazete haberlerine göre, son dört yılda Diyanet’in bütçesi yüzde 90 oranında artmış... Bu artışla da, birçok kurumu geride bırakıyor.
Örneğin, sosyal devlet anlayışının beş temel kurumuna bütçeden toplam olarak sadece 1.6 milyar TL pay veriliyor.
Özürlüler İdaresi Başkanlığı'na 5 milyon 916 bin TL, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'ne 5 milyon 731 bin TL, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'ne 4 milyon 404 bin TL, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü'ne 11 milyon 638 bin TL, SHÇEK Genel Müdürlüğü'ne ise 1 milyar 577 milyon 898 bin TL...
Bu rakamlar gerçeği açıkça ortaya seriyor... Din işlerine ayrılan para, özürlüler, yardıma muhtaç insanlar ya da sokak çocuklarına ayrılan toplam ödenekten fazladır.
AKP'nin "sosyal devlet" anlayışı işte bu kadar... Seçimler yaklaştığı için oy karşılığında sadaka gibi kömür ve erzak dağıtılıyor, 80 binden fazla caminin olduğu ülkemizde yenileri yapılıyor, durmadan Kuran kursları açılıyor...
***
Bu arada TÜBİTAK'a ne kadar bütçe ayrılmış? Türkiye’de müsbet bilimlerde araştırmaları geliştirip desteklemekle görevli bu kurumun payı 1 milyar 127 milyon 85 bin TL...
Bunu geçmişle kıyaslayıp bir artış olduğunu söyleyebilirler ama yeterli midir? Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına GSYİH'dan ayırdığımız ödenek, Avrupa’nın çok gerisindedir....
Hükümetin Diyanet'in bütçesini rekor düzeyde artırmasında bir neden vardır elbette...
Kim bilir; belki de herkes gidip bilimin ve sosyal devletin ruhuna Fatiha okuyabilsin diye, her sokağa cami yapma gibi bir projeleri vardır... Laiklik karşıtı odak haline gelmiş bir partiden başka ne beklenir ki?
Etiketler:
AKP,
Avrupa Birliği,
Barack Obama,
bilim,
bütçe,
dincilik,
Diyanet İşleri Başkanlığı,
Ergenekon,
Ilımlı İslam,
laiklik,
Mustafa Kemal Atatürk,
sosyal devlet,
terör,
TSK