7 Nisan 2011 Perşembe

Bomba çok pilotlu uçaktan atılırsa...

© Zülal Kalkandelen/ DÜNYALI YAZILAR
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 3 Nisan 2011

Irak Savaşı sırasında Amerika’da tartışılan bir soru vardı: “Bir bomba pilotsuz uçaktan atılırsa, o bombanın etkisiyle sona eren hayatlardan daha mı az sorumlu olunur?

Amerikalı askerlerden bir kısmının, üzerinde uçtukları yabancı topraklara bıraktıkları bombaların yarattığı ölümlerin etkisiyle psikolojik bozukluk yaşadığı söyleniyordu. Bazı uzmanlar çözüm olarak pilotsuz uçakları savununca bu soru tartışılmıştı.

Kanımca o soruya verilecek en iyi yanıt da yine bir soruydu: “Bomba yüklü uçaklar kendi kendine mi harekete geçiyor? Hareketi sağlayan düğmeye kim basıyor?

***

Libya’ya düzenlenen uluslararası operasyon, aklıma bu tartışmayı getirdi. Bugünlerde Amerika’da iki görüş hakim. Birisi diyor ki Obama, Bush’tan farklıdır; çünkü Bush, uluslararası toplumu ve hukuku dikkate almadan, herkese meydan okuyarak, tam bir kovboy politikası izledi. Obama ise, Libya’ya düzenlenen askeri müdahalenin başını çekse de, bunu bir uluslararası koalisyona mal etmeyi ve sonunda bir NATO operasyonuna çevirmeyi başardı.

Diğer görüşe göreyse, Bush’un temsil ettiği neoconlar ile Obama’nın temsil ettiği liberal müdahaleciler arasında tek fark, Obama’nın uluslararası toplumla işbirliği yapması. Ancak sonuç olarak, Obama’ya Beyaz Saray’da akıl veren liberal müdahaleciler de, Amerikan emperyalizminin çıkarları söz konusu olduğunda, sahip olduğu devasa askeri güçle istediği yere müdahale edebileceğini düşünüyor.

***

İşte tam bu noktada ben soruyorum: Emperyalist bir müdahaleyi kabul edilebilir kılan şey, uluslararası onay mıdır? Çeşitli ülkeler de kendi çıkarlarını düşünerek o müdahaleye ortak olursa, yani çok sayıda karar verici olursa, ana pilotun kimliği ve asıl amacı gizlenebilir mi?

Bunlar haklı sorulardır. Sekiz yıl geriye gidecek olursak, Bush’un Irak’ı işgal için gerekçe gösterdiği argümanların aynısını bugün Obama’nın kullandığını görüyoruz.

Ne demişti Bush? “Irak’ta kitle imha silahları var!” Sonra baktılar ki olmadığı anlaşıldı; hemen yeni bir senaryo yazdı. “Kendi halkına karşı zalimce davranan bir diktatörden kurtulmak zorundayız” dedi; “Bölgenin istikrarı açısından bu yapılmalı” dedi.

Aynılarını Obama da söyledi. Onun ilk aşamada kullanacağı kitle imha silahları bahanesi yoktu ama o da dedi ki: “Eğer kontrol altına alınmazsa, Kaddafi’nin kendi halkına karşı zulüm uygulayacağına inanmak için her türlü nedenimiz var.

***

Şimdi birileri çıkmış Libya’daki operasyona destek verirken “Ben diktatörleri sevmem. Onun için bu müdahale doğrudur” diyor. Biz de hiç sevmeyiz. Kuşkusuz demokrasiden ve özgürlükten yana olan herkes, çok uzun yıllardır süren bu baskıcı yönetimlerin sona ermesinden yana.

Ama uluslararası toplum bu tür müdahaleyi bir yöntem olarak benimserse, yarın öbür gün ülkenizde bir kargaşa çıktığında bombaların tepenize inmeyeceğinden emin olabilir misiniz?

Saddam ve Kaddafi gibi diktatörleri koltuğundan etmek için halklarını bombalamaya gerek yok. Önce onlara silah satmaktan, karşılıklı ticaret yapmaktan vazgeçin!

Ayrıca kimse kendisini kandırmasın; Batılı devletler Libya’ya kendi emperyal çıkarları için, petrol paylaşımı için müdahale etti. Bunun Irak işgalinden farkı ne?

Gelecek günler ne gösterecek göreceğiz; bakalım Libya’daki pastadan kim en çok payı kapacak?

-

Hiç yorum yok: