2 Kasım 2008 Pazar

Bir Dönemin Sonu mu?

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/2 Kasım 2008

Birkaç gün sonra bütün dünya, gelecek dört yıl boyunca Amerika’yı yönetecek yeni başkanın kim olduğunu öğrenmiş olacak. Kamuoyu araştırmalarına göre Obama önde. Belli ki, finansal krizle sarsılan Amerikan halkının tercihinde ekonomik endişeler oldukça etkili. Bir yandan da, Obama’ya karşı gelişen ırkçılık ve uydurma sosyalistlik tartışmaları gündemde...

McCain ile Obama arasında özellikle vergi, dış politika ve sosyal güvenlik gibi temel konulara bakış açılarında farklar var. Bugüne kadar bunların önemli bir bölümü medyaya yansıdı. Hatta gariptir; kendi ülkemizdeki politikacıların görüşlerinden çok onlarınkini bilir hale geldik.

Peki, hangi adayın kazanması Türkiye için daha iyi? “Amerika’nın temel politikaları değişmez. O nedenle fazla fark olmaz,” diyenler var... Bunda doğruluk payı vardır; ama şunu da görmek gerekir ki, Obama kazanır ve vaat ettiği gibi sekiz yıldır Beyaz Saray'da hüküm süren kovboy diplomasisini sona erdirirse, bu bütün dünya için olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Fakat yeni seçilecek başkanın hem Amerika’yı hem de dünyayı etkileyebilecek bir diğer özelliği var ki, bu yoğun gündemde pek de üzerinde durulmuyor. O da, Amerika’da giderek yükselen anti-entelektüel hareket karşısında alacağı duruştur...

Son günlerde bu hareketi inceleyen bir kitap okudum. Susan Jacoby, “The Age of American Unreason” (Amerikan Mantıksızlık Çağı) adlı mükemmel eserinde, Aydınlanma, laik gelenek ve bilim karşıtlığı olarak ortaya çıkan bu anlayışın Amerika’ya ve dünyaya nelere mal olduğunu anlatıyor.

Bush döneminde doruk noktasına varan “anti-entelektüelizm”, ticari medyanın pompaladığı popüler kültür aracılığıyla Amerika’ya hakim oldu. Bilimsel çalışmaları din karşıtı gibi gösteren, küresel ısınmayı yok sayan, evrim teorisine karşı çıkan, bilginin karşısına hurafeleri çıkaran bu görüş, her geçen gün daha da güç kazanıyor. Bunun sonuçlarını bu yazıda ayrıntılı olarak ele almak olanaklı değil, fakat birkaç örnek durumun vahametine dikkat çekebilir.

Amerikan Ulusal Bilim Kurumu'nun (NSF) yaptığı araştırmalara göre, Amerikalıların 2/3’sinden fazlası DNA’nın kalıtımın ana maddesi olduğunu bilmiyor... 5 kişiden 1’i hala güneşin dünyanın etrafında döndügüne inanıyor... 10 kişiden 9’u radyasyonun insan bedenine verebileceği zararların farkında değil... Ortalama eğitim alan bir Amerikalının günümüzdeki durumu böyle...

Akılcılık karşıtı olarak gelişen bu cahilliğin dünyaya faturası ise oldukça ağır oldu. Milyonlarca insan, yalanlara dayanarak ülke işgal eden politikacılara inandı... İşlenen insanlık suçlarını televizyondan seyreden yığınlar sessiz kaldı... "Neden?" diye sormadılar, sorgulamadılar...

Jacoby’ye göre, buradaki sorun sadece politikacıların yalan söylemiş olması değil; asıl sorun, insanların kamu görüşü oluşturabilmek için bilmesi gerekenleri öğrenmek adına hiçbir çaba harcamaması...

Bu duyarsızlığın gerisinde, medyanın eğlence ile bilgiyi karıştıran "infotainment" bombardımanının olduğu da çok açık... Halkının 2/3’sinin haritada Irak’ı bulamadığı, kongre üyelerinin birçoğunun Şii’nin Sünni’den farkını bilmediği bir toplum Amerika...

Reagan döneminden bu yana entelektüeli "elitist" göstermeye çalışan Amerikan dinci sağının geriletilmesi gerçekten önemli. Çünkü Bush'la iyice popülerleşen cehalet ve korku temelli bu ideolojinin yönettiği Mantıksızlık Çağı, adeta bir virüs gibi tüm dünyaya yayılıyor.

Bakalım bu çağın veda çanlarını yakında duyacak mıyız?

Hiç yorum yok: