28 Ekim 2008 Salı

85

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi / 26 Ekim 2008

Başlıktaki sayı Türk insanına ne anlatıyor?
Sokaktaki insanlara sorsak ne derler?
Üç gün sonra Cumhuriyet’in ilanının 85. yılını kutlayacağımızı anımsar mı herkes?
Ya gençler? Onların bu konudaki tavrı nedir?
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’i ve devrimleri emanet ettiği gençler, Cumhuriyet’in 85. yılında gerçekten onu sahiplenme bilincine ulaşmış mıdır?

Bu soruya hiş tereddütsüz “evet” yanıtını vermek isterdim. Fakat ne yazık ki, 2008 Türkiyesi'nde Cumhuriyet'in ülkemize kazandırdıklarının bilincinde olmayanların sayısı giderek artıyor...

"Küreselleşen" dünyada Amerika’nın ve Avrupa Birliği’nin desteğini alabilmek için “Ilımlı İslam” modelinin denenmesinin yararlı olabileceğini düşünen gençler tanıyorum... Ya da aklı ve bilimi temel alan Nutuk’taki fikirleri savunmayı Kuran’a olan inançla eş tutup, ikisine olan bağlılığı da bağnazlık olarak değerlendiren gençlerle karşılaşıyorum... Üstelik bu gençler, ülkenin en iyi üniversitelerinde eğitim görmüş!

Cumhuriyet rejimi ile yönetilen Türkiye’de doğup büyüyen bu gençlerin, 29 Ekim 1923’ün anlamını kavrayamamış olması gerçekten üzücü.

Nedir Cumhuriyet’in anlamı?

Emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı sonrasında, Lozan Antlaşması sayesinde bağımsızlığın kazanılmasıyla, yeni kurulan devletin idare şeklinin Cumhuriyet olarak belirlendiği gündür 29 Ekim. Bunun anlamı, artık egemenliğin kaynağının ulusa ait olduğudur. Cumhuriyet'in kabul edilişi, Osmanlı'daki padişahlık sisteminin fiilen ve hukuken sonlandırılmasıdır. Bunun gereği olarak da devamında şeriat hukuku yerine medeni hukuka geçiş mümkün olmuştur. Din ve devlet işleri ayrımı sağlandıktan sonra, kadın ve erkeğin yasalar önünde eşitliği düşüncesi Cumhuriyet'le doğdu. Bu nedenle Türkiye için en gurur verici gündür ve ülke varlığını sürdürdüğü sürece en güzel şekilde kutlanmalıdır.

Öyleyse, bu önemli günün 85. yıldönümünde hükümet cephesi neden sessiz?
Kutlu Doğum Haftası’nı aylar öncesinden yapılan hazırlıklarla günlerce kutlayanlar bugün neden suskun?
29 Ekim için neden büyük kutlama hazırlıkları yapılmıyor?

Nedeni belli...

Laiklik karşıtı odak olduğu ülkenin en yüksek mahkemesince tespit edilen bir parti yönetiyor bugün Türkiye’yi. Takiyyeci AKP’nin 2002’de iktidara geldiği günden bu yana uyguladığı politikalar, laik Cumhuriyet’le sorunu olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Cumhuriyet'in yerine Amerika patentli “Ilımlı İslam” modelinin geçirilmesi; dinin, devlet işlerinde başlıca referans olarak kullanılması hedeflenmektedir.

İktidar partisi, Cumhuriyet devrimlerinin bu topluma kazandırdıklarını bir bir geri alma çabasındadır. Örnek mi? Sosyal hayata katılan kadını çalışma yaşamından uzaklaştırma girişimleri... Belediyeler kanalıyla kamuya açık yerlerde uygulanan içki yasakları... “Ulemaya soralım” diyerek gönlünden geçeni dışa vuran bir Başbakan... Ülkenin en önemli kurumlarını yabancılara satma politikası... Yasa tasarılarını kendi halkından önce Avrupalılara anlatan bakanlar...

Bu tür örneklerin sonu yok. En acısı da, Cumhuriyet’in 85. yılında bu devletin kurucusu Atatürk’ün izinden gidip onun düşüncesini yaşatmak isteyenlere yapılan muameledir. 2008 Türkiyesi’nde Atatürkçüler, AKP medyasındaki İkinci Cumhuriyetçi ve dinci takım tarafından karalanıp susturulmaya çalışılmaktadır.

Bugün Türkiye’deki en önemli tehlike, emperyalizme koşulsuz bir teslimiyet yoluna sapmış olan iktidarın, Cumhuriyet Türkiyesi'ne karşı aldığı tavırdır. Bu hükümet, Cumhuriyet rejiminden ve Atatürk devrimlerinden rahatsızdır. Sözde Ilımlı İslam modelini ülkemize yerleştirme hayalleri kurdukları bir gerçektir.

Bu durumda 29 Ekim 2008’de gençliğe sorulacak soru şudur: Anadolu insanının yaşamı pahasına emperyalizme karşı savaşarak kurduğu, egemenliği padişahtan alıp halka veren ve çağdaş yaşamı hedefleyen laik Cumhuriyet’i sahiplenecek misiniz?

Hiç yorum yok: