12 Ekim 2008 Pazar

Dijital Çağda Bir Tezat...

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/12 Ekim 2008

Bir alışveriş merkezinde yürüyen merdivenlerle 4. kata çıkıyoruz. Dışarıdan bakınca dikdörtgen biçiminde ama tavanı açık camdan bir mekânla karşılaşıyoruz. Bölmelere ayrılmış dış yüzeylere bardaklar ve şişeler yerleştirilmiş. Merakla içeri giriyoruz.

Mekân, özellikle ortada duran uzun masaya dikkat çekecek şekilde loş bir şekilde aydınlatılmış. Duvarlardaki cam dolaplarda şarap şişeleri duruyor. Özenle seçilmiş 96 adet şarap çeşidi, Enomatic adı verilen özel makinelerde ideal ısı ve nem ayarında saklanıyor...

Etrafa bir göz atıp içerdekilerin ne yaptığına bakıyoruz. Kadınlı erkekli bir grup ilgiyle masanın üstünü inceliyor. Çünkü masa, adeta dev bir iPhone gibi dokunmatik. Dolaplardaki şaraplar hakkında üzüm çeşidi, tat, üretim bölgesi ve fiyat kıstaslarına göre bilgi almak isterseniz, yapmanız gereken sadece masanın üzerindeki ilgili tuşlara hafifçe dokunmak. Bu sayede hangi şarabı içmek istediğinizi belirliyorsunuz. 2 onsluk servislerin fiyatı 3 ile 100 dolar arasında değişiyor.

İş şarabı almaya gelince de garsonun servis etmesini beklemiyorsunuz; onu da kendiniz yapıyorsunuz. Kredi kartınızı gösteriyorsunuz; önceden ödeme yöntemiyle çalışan, kişiye özel bir kart veriyorlar. Bu kartların bir özelliği de, kullanıcıların tercihlerini kaydederek bir tadım geçmişi oluşturması.

Bu marifetli kartı alıp duvardaki camekânlara yerleştirilen şarapların yanına gidiyorsunuz. Belirlediğiniz şarabın üzerinde yer alan tuşa bastığınızda, cam bölmeden dışarıya uzanan ince bir borudan içkiniz bardağınıza doluyor. Sonra da Central Park manzaralı barda oturup şarabınızın keyfine varıyorsunuz. Yanına yiyecek isterseniz, peynir ya da çeşitli aperatiflerin bulunduğu seçenekler de sunuluyor.

***

Herhangi bir filmden bir sahne anlatmıyorum; sözünü ettiğim yerin adı “Clo”. New York’ta yeni açılan ve dünyanın ilk elektronik şarap menüsünü sunan bar... Potion Design firması tarafından gerçekleştirilen bu konseptin yaratıcısı Andrew Bradbury. Bradbury, daha önce Las Vegas’taki “Aureole” adlı restoranda da bu konseptin daha basit bir versiyonunu uygulamıştı. Bu defa ise, “eWinebook” adını verdiği otomasyon sistemi ile dijital çağa uygun şarap barı fikrini hayata geçirmiş.

21.Yüzyıl’da yaşıyoruz; her şeyin elektronikleştiği bir dönemde böyle bir yerin açılması hiç de şaşırtıcı değil. İnsanlık, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri gündelik hayata geçirerek ilerlemeye devam ediyor.

Benim bugün Clo hakkında yazmamın nedeni ise, dijital çağda ülkemizde yaşanan bir tezata dikkat çekmek. Çünkü 21. Yüzyıl Türkiyesi, gelişmelere direnen ve gidişatı tersine çevirmeye azmetmiş görünen gerici zihniyetin varlığına sahne oluyor.

Ülkemizde AKP döneminde içki yasaklarının gündeme gelmesi de bunun son örneklerinden... İçki içilebilen tek bir restoranı bulunmayan kentler... Yabancıya içki servis edilirken Türk’e getirilen yasaklar... İçki sattığı için dövülen market sahipleri... Alkollü mekânların kira sözleşmesini iptal eden belediyeler... Her gün bir yenisini duyduğumuz bu tür olaylar, tüm Türkiye’ye yayılıyor, dünya kenti olduğu söylenilen İstanbul’da bile giderek artıyor...

Clo gibi bir barda farklı şarapları tatmak, elbette hem eğlenceli hem de ilginç. Ama şarabın tadına varmak için mutlaka oraya gitmek gerekmiyor. Çünkü nerede olursa olsun, bir masa etrafında toplanıp söyleşen dostların paylaştığı bir şişe şarabın tadına doyulmuyor. O masa dokunmatik olmasa da... Yeter ki bu çağda içki yasakları bitsin artık!

Hiç yorum yok: