2 Haziran 2008 Pazartesi

Hayvanlar ve İnsanlar

© Zülal Kalkandelen/Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 1 Haziran 2008

Çektikleri zulme son verecek olsan, yeryüzündeki bütün inekleri ortadan kaldıracak bir düğmeye basar mıydın?

Kendisi de benim gibi vegan olan bir arkadaşım sordu bu soruyu. (Henüz yaygın olarak bilinmediğinden kısaca vegan nedir açıklamak gerekir sanırım. Hiçbir hayvansal gıdayı ve ürünü yemeyen, kullanmayan, giymeyen insanlara vegan deniyor.)

Soruya yanıtım üç nedenle “hayır” oldu.

1. Yaşam var olduğu sürece umut vardır. Ufak da olsa, bir gün çektikleri zulmün ortadan kalkması umudunu taşıyorum ve bunun için çalışmayı yeğlerim.

2. Yalnızca ineklerin yok edilmesi sorunu çözmez. Tavuklar, tavşanlar, bıldırcınlar, ördekler vs. ne olacak? Zulmü yok etmek için bütün hayvanlar mı ortadan kaldırılacak?

3. O düğmeye basıp en büyük inek katili olmakla, kendimi de psikolojik olarak öldürürdüm.

***

Kendi yanıtım üzerinde zaman zaman düşünüyorum. Hayvanlara yapılan zulmün bitmesi ya da azalması olanaklı mı? Yoksa bu fazla naif bir düşünce mi?

Beşiktaş’taki Üsküdar İskelesi’nde etrafa bakınıyorum. Bir simitçiye bir kestaneciye koşup bakışlarıyla adeta yalvaran, açlıktan kıvranan köpekler görüyorum. O sırada sıcaktan bunalıp yerde yatan bir diğerine bir tekme sallıyor birisi! 20’li yaşlarında gençbir erkek, perişan durumdaki bir köpeğe neden vurur? Vurunca mutlu mu olur?

Ne zaman hayvanlara yapılan kötü muameleden söz açacak olsam, “Onca sorun arasında bir hayvan haklarımız eksikti!” ya da “Önce insanların gördüğü zulmü sona erdirelim de hayvanlarınkini sonra düşünürüz!” diye tepkiler alıyorum.

Ama bu konu hakkında konuşmak, insan hakları için mücadele etmemizi engellemez ki... Hayvanlara yapılan muameleyi düzeltmekle insan hakları arasında bağ olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca bir sorun ancak dile getirilip ortaya çıkarılırsa çözülebilir.

***

Bu gezegeni paylaştığımız hayvanların da hakları olduğunu kabul etmek, uygar insan olmanın gereğidir. Öyleyse, bir futbol kulübü yöneticilerinin stadyuma kafes içinde aslan getirerek kutlama yapmasına tepki göstermek gerekmez mi?

5199 Sayılı Hayvan Hakları Yasası’na göre, hayvanların eğlence amaçlı kullanılması yasaktır. Zavallı aslanın iğne yapılarak kafese konulması, kükreme efekti eşliğinde, ışıklardan ve haykıran insan seslerinden ürkmüş bir halde stad içinde gezdirilmesi zulüm değil de nedir?

Ya Polenezköy’deki Geyik ve Karaca Üretim Çiftliği'nde yaşayan geyiğin alana bırakılan köpekler tarafından öldürülmesini nasıl açıklayacağız? O köpekleri oraya kim getirmiştir? Çevre sakinleri, bazı belediyelerin geceleri kamyonla getirdikleri köpekleri çevreye bıraktığını söylüyor.

Aç kalan köpeklerin geyiklere saldıracağı aşikar değil mi? “Ne yapalım, köpekler öldürmüş,” denilerek sorumluluktan kaçılabilir mi?

***

Son günlerde gazetelere yansıyan bu iki olay da gösteriyor ki, ülkemizde Hayvan Hakları Yasası sürekli ihlal edilmekte ve ciddiyetle uygulanmamaktadır. Bu durumda, sorumlular hakkında dava açılıp cezaları verilmediği sürece, bu yasanın da diğer bazı yasalar gibi yalnızca adı var olacaktır.

Gerçekten hayvanların birer eşya gibi değerlendirilmekten kurtulacağını düşünmek fazla mı saflık? Herşeyin mükemmel olduğu bir dünyada yaşıyor olsaydık, bana göre, herkes vegan olurdu. Ama yaşadığımız dünya mükemmelliğin çok gerisinde; bin bir çeşit sömürüyle dolu.

Tek beklentim, yasaya uyulması ve insanların hayvanlara karşı biraz daha duyarlı davranması...

Çok mu şey bekliyorum?

Hiç yorum yok: