© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi / 19 Şubat 2012
CHP Milletvekilleri Melda Onur ve Umut Oran, geçtiğimiz günlerde Hayvanları Koruma Yasası’nda değişiklik öngören bir yasa teklifi hazırladı. TBMM’ye sunulan metni dikkatle inceledim.
Yeni teklif, 5199 sayılı yasanın bazı maddelerinde önemli değişiklikler öneriyor. En önemlisi, hayvanlara karşı işlenen suçların Kabahatler Kanunu’na değil, Ceza Kanunu’na göre işlem görmesi gerektiğini belirtiyor. Bu değişikliğin yapılması hayatidir. Yapılmalı ki, mesela birtakım sapıklar bir köpeğe tecavüz ettiğinde sadece para cezası değil, hapis cezası da alsın!
Diğer bir önemli değişiklik olarak, “hayvanların eşya olmadığı” şeklindeki görüşün, yasaya konulması gerektiğinin altı çizilmiş. Bu mutlaka yapılmalı ki, hayvanları malı gibi görüp, onlara her türlü işkenceyi yapma hakkını kendinde bulan zihniyet dizginlensin!
Yasa teklifinde bunun yanı sıra, hayvanların doğal yaşamlarından kaynaklanan ekolojik ve etolojik hakları güvence altına alınıyor. Bütün hayvanların işkence, kötü muamele ve eziyet görmeme hakkına sahip olduğu belirtiliyor. Kimsenin hayvan sahiplenme ve bakım eğitimi ile sertifika almadan evcil hayvan edinememesi hükmü getiriliyor.
Ayrıca sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanları öldürenlere, izinsiz hayvan ticareti yapanlara, evinde bulundurduğu hayvanın bakımını ihmal edip, onlara ağrı, acı veya zarar verdiği denetim elemanlarınca tespit edilen kişilere de hapis cezaları öngörülüyor. Bunların hepsi, olumlu değişiklik önerileri.
***
Ancak teklifte eksik ya da çelişkili gördüğüm öneriler de var. “Hayvanları kumar, eğlence, gösteri amacıyla kullanmanın yasaklanacağı” söyleniyor ama bunun ayrıntılı açıklaması yapılmadığından yasa yoruma açık kalıyor.
Örneğin bu madde, sirkleri ve yunus parklarını da kapsayacak mı? Kapsayacaksa açıkça belirtilmeli. Kapsamıyorsa, acaba yunuslar için birer işkence merkezi haline gelen yunus parklarının tedavi amaçlı kullanıldığı safsatasına mı inanılıyor? Bu yeni teklif, sirkleri yasaklıyor mu? Bunu sormak hakkımız. Yoksa o da mı ticari faaliyet diye korunuyor?
“Pet shop” diye bilinen ve hayvan ticareti yapan işletmeler, teklifte hayret verici şekilde adeta korunmuş. İki yerde pet shop adı geçiyor. Birinde, “bir ilçe sınırı içinde gereğinden fazla pet shop açılmamalı” denilmiş. Diğerinde, “pet shoplarda sergilenen hayvanlar için asgari barınma koşulları sıkı denetimlere tabi tutulmalı, ruhsatsız olarak her isteyenin, bu ticaretle uğraşması engellenmelidir” şeklinde bir ifade var.
Bu anlayış, “hayvanların eşya olmadığı” görüşüyle çelişmiyor mu? Eşya değillerse, ne satıyor bu dükkanlar? Mal mı? Türkçe sözlükte “mal” kelimesinin karşılığı, “Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası” olarak geçiyor. Hayvan eşya, mal değilse nedir? Satılabildiğine göre, köle midir yoksa?
Bir diğer belirsizlik ise, hayvanlar üzerindeki deneyler konusunda. Alternatif yöntemlere öncelik verilmesi gerektiği açık bir şekilde belirtilmiş. Bu olumlu bir tavır ama madde düzenlenirken asıl endişenin deneylerin sağlıklı yapılması konusunda olduğu görülüyor.
Avcılık ise, sadece kaçak avcılıkla mücadele kapsamında ele alınmış. Yüzyıllar öncesinin bu utanç verici ilkel geleneği, birilerini memnun etmek için neden varlığını sürdürsün? “Bütün hayvanların yaşam hakkı vardır” diyorsanız, kaçak olmayan avcılığın gerekçesini açıklayabilir misiniz?
Teklifte eleştireceğim başka maddeler de var ama yerim kalmadı. En azından bu sorulara yanıt alırsam sevinirim.
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder