17 Temmuz 2011 Pazar

Yunus Parklarındaki İşkence

© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 17 Temmuz 2011

Kimdir vicdan sahibi uygar kişi?

Bu soruyu rastgele birilerine sorsanız, ortak yanıt aşağı yukarı şöyle olur: “Demokrasiye, hukuka, insan haklarına saygılı, başkalarının sorunlarına da duyarlı birey.

Ancak 21. yüzyılda yaşıyoruz. Eksiği yok mu bu yanıtın?

Elbette var; çağın sorunları sadece insan haklarıyla sınırlı değil artık. Çevre ve hayvan hakları konusunda da duyarlı olmayı gerektiriyor modern yaşam. İnsanoğlu, dünyayı güdümüne alan kapitalizmin yarattığı hırsla yaşadığı gezegeni kirletti, kaynakları köreltti, canlı türlerini yok edip her şeyin dengesini bozdu.

Bina dikmek için bir ağaç kesiliyor ve bu sizi rahatsız etmiyorsa, vicdan sahibi uygar insan değilsiniz. Eğlenmeniz için yunuslara işkence yapılıyor ve ses çıkarmıyorsanız, vicdan sahibi uygar insan değilsiniz.
javascript:void(0)
***

Bugün asıl üzerinde durmak istediğim konu, Yunus Gösteri Merkezi denilen ama gerçekte Yunus İşkence Merkezi olan parklar. Bu merkezlerde daracık beton havuzlar içine hapsedilen yunuslar çok kötü koşullarda çalıştırılıyor ve sonunda hastalanarak ölüyor. Yerlerine yenileri konulduğundan insanlar orada yaşanan katliamın farkına bile varmıyor.

Bir süre önce şehir fırsatları sunan Grupanya adlı şirket, İstanbul’daki Dolphinarium için indirim kampanyası düzenledi. 2010 Eylül ayından bu yana tepkilere kulaklarını tıkayan bu şirketle bir kez de kendim muhatap olmaya karar verdim.

Önce Call Center'da karşıma çıkan görevliyle konuştum. Görüşebileceğim yetkilinin telefon numarasını uzun süre vermedi. Israrlarım sonucu bir başka telefon numarasından Müşteri İlişkileri Sorumlusu Funda Gedik’e ulaştım.

Kendisine konunun etik yönünden söz edip, Grupanya’nın bu işkenceyi neden desteklediğini sordum. Benden konuyu yazılı aktarmamı isteyip e-posta adresini verdi ve mutlaka yanıt vereceğini söyledi. 16 Haziran’da aynı gün gönderdim e-postayı ama hâlâ yanıt yok.

Şirketin sahibi Alemşah Öztürk’e Twitter’da derdimi anlatmaya çalıştım, hiç ses yok. Duyduğuma göre yaklaşımları şu: Her rahatsızlığı dikkate alırsak, o zaman dinci kesim itiraz eder diye içkili restoran promosyonu da yapamayız...

Bu bakış açısının sakatlığı konuyu hiç anlamamış olmalarından kaynaklanıyor. Uzmanların yaptığı araştırmalar, bu merkezlerde çalıştırılan yunusların bir süre sonra koşullara dayanamayıp öldüğünü gösteriyor. Yani ortada kâr için katledilen yunuslar var! Bunu içkiden rahatsız olmayla kıyaslamak abesle iştigaldir.

***

Yunus parklarını işleten ve onların promosyonunu yapan firmaların giderek artan tepki karşısında dayandığı nokta da, bunların “yasal” olması. Yunus terapilerini sağlık hizmetiymiş gibi göstermeye çalışsalar da, parkların sadece eğlence amaçlı olduğu ortadadır.

Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu Bern (Yaban Hayatı Koruma Sözleşmesi) ve CITES’e (Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Flora ve Faunanın Uluslararası Ticareti Sözleşmesi) de uygun değildir bu parklar. SAD (Sualtı Araştırmaları Derneği) Kurucu Üyesi Cem Orkun Kıraç’ın bu konuyu özetleyen güzel bir yazısı var; internette bulup okumanızı öneririm.

İşin yasal kısmını yunus parklarını savunanlara karşı gündeme getirdim. Aslında vicdan sahibi uygar bir insanı rahatsız eden temel nokta, yunuslara uygulanan zulüm olmalıdır.

Grupanya yunus parklarını destekleyen tek şirket değil, onun gibi şirketler çok. Acun Ilıcalı gibi Survivor’daki yarışmacılara ödül olarak sunanlar da var.

Devletin ilgili kurumları bir an önce bu parklar konusunda harekete geçmelidir. Katalonya'da boğa güreşinin, İngiltere'de sirklerde hayvan kullanılmasının, bizde sokakta ayı oynatılmasının yasaklandığı gibi yunus parkları da yasaklanmalıdır!

-

4 yorum:

Manolya dedi ki...

İnsanlar o kadar bencil ki. Hayvanlar bizim dilimizi konuşamıyor diye onları canlı varlık olarak saymıyorlar bile. Oysa onlarında duyguları var ve acı çekebilirler. İşte bunu düşünebildiğimiz zaman onların haklarına saygı duymayı öğrenebiliriz sanırım.

Zülâl Kalkandelen dedi ki...

İnsanlar hayvanları istedikleri gibi kullanabileceği bir "meta" ya da "eşya" olarak görmekten vazgeçmediği sürece bu zulüm sona ermeyecek. Bu konuda Türkiye'deki duyarlılık da neredeyse hiç gelişmemiş olduğundan yakın gelecek için çok umutlu değilim ama mücadeleye de devam etmek lazım. İnsanoğlu yeryüzünün en bencil varlığı ve sadece her şeyi yakıp yıkmakla meşgul.

Benim Dünyam dedi ki...

Sayin Kalkandelen, bu yazinizdan dolayi sizi cok tebrik ediyorum. Ben hayvanlari ve ozellikle yunuslari cok seven biriyim. Elimden geleni yapmaya calisiyorum, yapacagim da. Ama insanlar duyarsizlar. Sizin gibi ciddi yazilar yazan bir yazarimizin bu konuya deginmesi, beni cok mutlu etti.Ben hayvanlarin eglence icin, deney icin ve hatta besin icin kullanilmasina karsiyim.Biz dogada yalniz degiliz. Hayvanlarin efendisi de degiliz. Sadece onlarla bu guzel Dunyayi paylasiyoruz. Ama bizim yaptigimiz bu korumasiz canlilari katletmek ve dogayi parcalamak. Acaba insanoglu sunu dusunemiyor mu? Doga yok olursa biz de olacagiz. Cunlu biz tum bitki, hayvanlarla onun parcasiyiz. Doganin dengesini bozamayiz. Yunuslara zarar verirsek Denizlerin,Okyanuslarin dengesini de bozariz. Oysa bizim oksijenimizin buyuk bir kismini okyanuslar uretiyor. Insanlar hic dusunemiyor mu? Aslinda zarar verdikleri yunuslar degil, kendimiz.
Sayin Kalkandelen, Turkiye gibi biraz agir adimlarla giden ulkemiz icin, halki bilinclendirme acisindan yazmis oldugunuz bu yazidan dolayi, size cok cook tesekkur ediyorum.

Zülâl Kalkandelen dedi ki...

Bloguma bıraktığınız mesajı aldım ve çok mutlu oldum.
Ben bir vegan olarak ülkemde kendimi çok yalnız hissediyorum.
Ne zaman hayvan haklarından söz açsam ya da yazı yazsam, "Türkiye'de insan hakları çok gelişmiş de siz hayvan haklarından söz ediyorsunuz" şeklinde tepkiler geliyor. Oysa ben hayvanlara işkence etmemek için önce insan haklarının tamamen sağlanmış olması gibi bir koşul olduğunu düşünmüyorum. Uygar bir toplumda ikisi de bir arada gelişir. Ben temelde zulme karşıyım. İnsanoğlu yeryüzünü yakıp yıktığı yetmiyormuş gibi, bu dünyayı paylaştığı canlıları da katlediyor...

Türkiye'de bu konuda duyarlılığın artması için elimden gelen her şeyi yapıyorum.

Sizler gibi düşünen insanlar oldukça da çok seviniyorum. İyi ki varsınız, sağ olun. Ben de size teşekkür ederim.