© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 8 Mayıs 2011
İlk kez adımımı attığım bir kentte ilk yaptığım iş, oradaki en iyi kütüphaneye gitmek oluyor. Artık bir gelenek halini alan bu tercihimden çok memnunum. Bu sayede unutulmaz binalar, kitaplar ve sergilerle karşılaşıyorum.
Geçen hafta ilk kez ziyaret ettiğim Manchester’da da böyle oldu. Daha önce bazı kitaplarda dünyanın en güzel kütüphanelerinden biri olarak gösterilen John Rylands Kütüphanesi’ne gitmek üzere yola düştüm.
1890’larda Manchester’ın en büyük pamuk fabrikasının sahibi John Rylands’ın anısına eşi Enriqueta tarafından yaptırılmış bu kütüphane. Bugün içinde çok sayıda etkinlik düzenlenen, sergiler açılan ve aktif olarak kullanılan bir bina. En güzel yeri de, Tarihi Okuma Odası denilen büyüleyici salon.
Yüzyıllık kitapların zarar görmemesi için belli bir ısı ve ışık sistemi ile korunan odaya girdiğim anda, mekanın güzelliği karşısında adeta donup kaldım. “Zaman nerede dursun?” diye sorulacak olsa, orayı söyleyebilirdim.
Bir süre öylece tavanı, duvarları, kitapları seyrettikten sonra kafamı bir de aşağıya indirdim ki ne göreyim? “Books Not Bombs” yazılı bir tipo baskı, bir camekanın içinde sergileniyor.
Yan yana duran camekanların içindeki baskıları okudum sırayla: “Kitapların yakıldığı yerde sonunda insanları da yakarlar”; “Kitap, cepte taşınan bir bahçe gibidir” (Irak atasözü); “Kitaplar Yakıldı, Sözcükler ve Hayatlar Kayboldu Ama Düşüncelerimiz Asla Yok Edilemeyecek” ve bunlar gibi daha birçok önemli mesaj veren baskılar gördüm.
Bunların hepsi, Bağdat’ın merkezindeki Al-Mutanabbi Sokağı’nda dört yıl önce yaşanan faciayı anmak amacıyla düzenlenen sergi için yapılmış. 10. yüzyılda yaşamış ünlü Arap şairi Abu’-Tayib al-Mutanabbi’nin adını taşıyan o sokak, 5 Mart 2007’de bir arabaya konan bomba ile yerle bir edildi.
İnsanların bir araya geldiği, yan yana duran kitapçılardan kitap satın aldığı ve sonrasında Al-Shahbander adlı kafede bir kahve içip fikirlerini paylaştığı Al-Mutanabbi Sokağı’nın yok edilişi, Irak’ın kültür dünyasına çok ağır bir darbe indirdi.
O gün bombalar yalnızca 38 insanı öldürüp yüzlercesini yaralamakla kalmadı; aynı zamanda o sokağın temsil ettiği “düşünce ve ifade özgürlüğü” anlayışı da yıkıldı. Bu facia, dünyanın farklı yerlerindeki insanları da derinden etkiledi. Onlardan biri de Kaliforniya’da yaşayan şair Beau Beausoleil’di.
O gün John Rylands Kütüphanesi’nde gördüğüm sergi, onun çabalarıyla gerçekleşmiş. Bu saldırıda ölenleri anmak ve düşünce üzerindeki baskılara dikkat çekmek için konuyla ilgilenebilecek şair, yazar ve yayıncılara ulaşmış.
Beausoleil’in çağrısına sanatçıların verdiği tepkiler sergideki tipo baskılarda yerini almış. Vermek istedikleri mesaj şu: “Bu defa saldırı Bağdat’ta oldu, ama herhangi bir yerde herhangi bir sokak da olabilirdi.”
Şimdi bu eserler, dünyanın çeşitli kentlerini dolaşıyor. “Books Not Bombs” yazılı baskının da bulunduğu sergi bir gün Türkiye’ye gelirse, bomba ile kitabı aynı kefeye koyan bir başbakan tarafından yönetilen bu ülkede yaratacağı ironiyi siz düşünün...
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder