2 Ocak 2011 Pazar

Dünyanın Bütün Emekçileri Birleşin!

© Zülal Kalkandelen/ DÜNYALI YAZILAR
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 2 Ocak 2011


Kimileri sanal dünyaya burun kıvırsa da ya da Diyanet İşleri Başkanı gibi sosyal medyayı "zehirli araçlar" olarak görse de, şu bir gerçek ki internet bütün yaşantımızı yeniden şekillendiriyor.

Ben, “Hayat sosyal medyada dönüyor” diyecek kadar ileri gitmesem de, akıllıca kullanıldığı takdirde, bu araçların çok yararlı olduğuna inananıyorum.

Kısa bir süre önce sinemalarda gösterilen Facebook filmini duymuşsunuzdur; üzerinde çok konuşuldu, çok yazıldı. Ben, bu popüler sosyal ağa üye değilim; ancak dünyanın her yerinden 500 milyondan fazla üyesi olduğunu biliyorum.

İnternet üzerinde arkadaşlıklar kurmak, çeşitli ilgi alanlarında bilgi ve görüş paylaşmak, çağımızın bir gerçeği. Bana göre, bu yeni sanal dünyayı küçümsemek yerine, insanlar arasında zaman ve mekan farklarını ortadan kaldıracak şekilde ortak bir amaç için kullanmak çok daha akıllıca...

***

Bunun en güzel örneğini anlatan bir habere geçenlerde yine sosyal medyada rastladım. Twitter’da takip ettiğim bir arkadaşım, Unionbook ile ilgili bir yazıya ait linki paylaşmış. Örsan Şenalp’in emekdunyasi.net’te çıkan “Bir sosyal ağ dünyanın bütün işçilerini birleştirebilir mi?” başlıklı yazısını ilgiyle okudum.

"Unionbook, Facebook’un sendikal versiyonu” diyor yazıda. Gerçekten de tamamen Facebook örnek alınarak başlatılmış bir proje bu. Farklı iş kollarından sendikalarla ilgili uzman, yönetici, akademisyen ve çalışanları buluşturan bir sosyal ağ olarak kurulmuş. Üye sayısı Facebook’a göre henüz çok az; şu anda 2700 civarında ama örgütlenme için şimdiden önemli bir umut vaat ediyor.

Kanada merkezli LabourStart ekibinin başlattığı bu projenin fikir babası, işçi hareketi ve internet kullanımı üzerine çeşitli kitapları da yayınlanan, sosyal demokrat görüşlü Eric Lee. Daha birkaç aylık bir geçmişi olmasına karşın Unionbook’un ilgi görmesinin en önemli nedeni, örgütlenme bakımından sendikalara hızlı ve kolay bir yol önermesi.

Hızlı ve kolay; çünkü Skype (internette ücretsiz ve kameralı telefon görüşmesine olanak sağlayan program) ve Facebook ile aynı anda kullanıldığında ve Google'ın çeviri sisteminden faydalanıldığında emekçiler için dev bir platform haline geliyor.

Şenalp’in yazısındaki şu satırların altını çizmek isterim:

Bu yeni teknolojiler iletişim, dayanışma, paylaşım, değiş tokuş gibi, işçi hareketinin yenilenmesi, sendikal yapıların dönüşümü ve demokratikleşmesi gibi çok önemli fonksiyonlar yerine getirmenin ötesinde de bir potansiyel taşıyor. Bize göre artık, yarı sanal-yarı gerçek belki ama işçileri nerede olurlarsa olsunlar, milliyetleri ne olursa olsun birleştirebilecek ve doğrudan demokrasi ile işleyebilecek bir sendikal örgütlenmenin, en azından, düşlenebilmesi mümkün hale gelmiştir.


***

Unionbook’a girip şöyle bir göz attığınızda, Türkiye’den de çok sayıda üyesi olduğunu görüyorsunuz. Bu durum insanın aklına şu soruları getiriyor:

Acaba emekçi haklarını korumak için bir türlü bir araya gelemeyen sendikalar böyle bir yapıda buluşur mu?

Acaba işçiler arasındaki dayanışma bu yolla daha güçlü bir hale gelir mi?

Acaba gerçek anlamda sosyalist ve işlevsel bir Sosyalist Enternasyonel, Unionbook ile hayata geçirilebilir mi?

İnternetin bilinen kalıplaşmış kurumları, yapıları teker teker yerle bir ettiği yılları yaşıyoruz. New York Üniversitesi’nden Prof. Jay Rosen, WikiLeaks’i “dünyanın ilk devletsiz haber örgütü” diye niteliyor.

Facebook ülke olsa, bu üye sayısıyla Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın üçüncü ülkesi olurdu deniyor.

Öyleyse neden Unionbook dünyanın en büyük işçi sendikası olmasın?

-

Hiç yorum yok: