2 Mart 2009 Pazartesi

Tayyipleşme!

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/1 Mart 2009

AKP, yerel seçimlerde belediye başkan adaylarına seçim taktikleri vermek üzere “Marka Şehirler” adlı bir kitapçık bastırmış. Yerel Yönetimler Başkanlığı’nın hazırladığı kitapçıkta anlatılan kampanya stratejisinin bazı maddeleri şöyle: 

-Çalışma arkadaşlarınız ve muhataplarınıza karşı ilgili, nazik, ölçülü ve saygılı davranın.
-Kampanyanızı asla kimseyi kötülemek üzere kurmayın, rakiplerinizle ilgili karalayıcı, küçük düşürücü, gerçek dışı beyanlarda bulunmayın.
-Projelerinizi ve yapacağınız hizmetleri anlatın. Tartışmaya girmeyin.
-Adaletli, dürüst ve şeffat bir yönetim anlayışı ile hizmet üretme prensibi ile çalışın.
-Barış içinde yarışın, yerel demokrasiyi güçlendirin, seçimleri kavga ve düelloya dönüştürmeyin.
-Milletin hizmetkârı olmaya aday olduğunuzu unutmayın.
-Aday olduğunuz kentin ve hemşehrilerinizin sorunlarını, talep ve ihtiyaçlarını belirleyin.
-Vatandaşla mümkün olduğu kadar yüz yüze iletişim kurun. 


*** 
      
Bunların hepsi iyi güzel de; sormazlar mı adama bunları öneren partinin lideri neden tam tersi davranışlar içinde diye?
     
Başbakan’ın bizzat kendisi değil mi seçimleri kavgaya dönüştüren? İl il gezip, elinde mikrofon meydanlarda avazı çıktığı kadar bağırarak, önüne gelene saldıran o değil mi? Yandaş olmayan medyaya yönelttiği öfkesini yerel seçim mitinglerinin ana konusu yapan Erdoğan değil mi?
      
Rakipleriyle ilgili karalayıcı, küçük düşürücü ve gerçek dışı beyanlarda bulunan da Başbakan’ın kendisi...
Kılıçdaroğlu’nun ortaya çıkardığı yolsuzlukları kastederek, “Komünist yöntemleri bunlar. İftiracı medyayı arkana alıp her gün çamur atayım, belki iz kalır diye politika yapılmaz,” diye kükrüyor meydanlarda...
      
Asıl bu sözler gerçek dışı... Birincisi, Kılıçdaroğlu’nun iddiaları kanıtlanabilir. Çünkü söylediklerini sayılara, belgelere dayandırıyor.
     
İkincisi, o çamur atma yönteminin en büyük ustası, AKP ve yandaş medyası... Ergenekon denilen soruşturma kapsamında bugüne kadar atılan iftiraların haddi hesabı yok. Başbakan iftiralara karşı bu kadar duyarlıysa, önce onun âlâsını yapan gazetelere bir göz atsın...
     
Üçüncüsü, sağda ya da solda olsun, bütün haysiyetsiz siyasetçilerin başvurduğu iftira yöntemini sadece komünizmle ilişkilendirmek, karalama değil de nedir? 

*** 
      
AKP’nin seçim stratejisinin en ilginç maddelerinden birisi de, “Vatandaşla mümkün olduğu kadar yüz yüze gelin,” taktiği... Bunu bir de, “Hemşehrilerinizin sorunlarını ve ihtiyaçlarını belirleyin,” önerisi ile birlikte düşününce, acı acı gülesi geliyor insanın...
      
Çünkü kitapçığa çok önemli bir tavsiyeyi eklemeyi unutmuşlar... Belediye başkan adaylarını, “Sakın ha, sorunu hakkında yakınan vatandaşı ‘Ananı da al git!’ diyerek kovmayın,” diye uyarmaları gerekmez miydi?
     
Çalışma arkadaşlarınız ve muhataplarınıza karşı ilgili, nazik, ölçülü ve saygılı davranın,” diye öneride bulunuyorlar, ama bunların tam tersini yapan yine kendi genel başkanları...

Daha geçen gün Sinop’taki tünel açılışında megaboard bağlantısı kurulamayınca, yanına gelen görevliyi “Beni küfrettireceksiniz!” diyerek azarlayan da Erdoğan’dı...
   
Bana göre, AKP yetkililerinin yapması gereken basit: Kavga çıkarmaması ve kibar olması konusunda Erdoğan’ı acilen uyarmak... Ve de tek kelimelik şu duyuruyu bütün örgüte dağıtmak: “Tayyipleşmeyin...” ya da “No doing an Erdoğan!” 

1 yorum:

Nevin dedi ki...

Erdogan'in buyudugu aile belli, gorgu seviyesi belli, buyudugu mahale belli, tavri ve konusma tarzidan nereden geldigi beli... Uzucu olan, bu tip politikacilarin Turkiye'nin en onemli yerlerine yerlesmis olmasi...

Gul'un ailesinin fotografi gazetelere cikmisti bundan bir sene evvel, ve gorunce hem sok olmustum hemde uzulmustum. Bu insanlarmi benim Cumhurbaskan'imin ailesi?

Biraz sozlerim ukala ve acimasiz ama beli seviyeye gelmis insanlarin daha elit olmalarini beklerdim..Ama tabi Erdogan'dan once, "elit" gibi gozuken politikacilardan da pek hayir gelmedi ya...

Yeni gelen eskiyi ozlediyor.... trajik komedi....!