30 Mart 2009 Pazartesi

İktidar Sorumluluğu

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/29 Mart 2009

Dev sigorta şirketi AIG’nin yarattığı skandalı duymayan kalmamıştır herhalde... Amerikan hükümetinin hazineden kaynak aktararak batmaktan kurtardığı şirket, yöneticilerine milyonlarca prim vermiş. Olay ortaya çıkınca, hem Obama hükümeti hem de halk büyük tepki gösterdi.

O kadar ki; New York’un en çok okunan tabloid gazetelerinden The New York Daily News, “Domuz AIG” diye başlıkla çıktı. USA Today’in birinci sayfasında ise, üzerine domates fırlatılan AIG logolu bir resim yer aldı.

Televizyonda yayınlanan sokak röportajlarından birinde, genç bir kadın öfkesini şöyle anlatıyordu: “Bu, Amerikan halkına yapılmış bir hakarettir! Bizimle dalga mı geçiyorlar?” Yaşlı bir adamın tepkisi ise, kısa ve özdü: “Çıldırmış bunlar!

Gerçekten birileri çıldırmış bu ülkede... Sonsuz bir açgözlülüğün pençesinde kıvrananlar, kendilerinden başka kimseyi düşünmez olmuş... Dar gelirli, işsiz perişan; AIG’nin tuzu kuru yöneticileri ise, milyon dolarlık primlerin peşinde...

Olayın buraya kadar olan kısmı, bütün dünyada haber oldu. Benim üzerinde durmak istediğim yanı ise, Obama’nın bu konudaki liderlik tavrı...

Önce AIG yöneticilerini en sert şekilde eleştirip, yapılanın yanlış olduğunu söyledi Obama... Beklenebilir bir tepkiydi bu.

Bununla da kalmadı; yöneticilere ödenen primlerin geri alınması için AIG’ye baskı uyguladı. O da yetmedi; Hazine Bakanı Timothy Geithner, prim tutarının AIG’ye verilecek kurtarma paketinden düşürüleceğini açıkladı.

Bu önlemler üzerine, toplumda, hükümetin Amerikan halkının haklarını koruduğuna olan inanç güçlendi. Hükümet, böyle bir skandal karşısında görevini yapmış, gereken tepkiyi ortaya koymuştu.

Fakat Obama bu kadarla yetinmedi; bir devlet başkanının sorunlar karşısında nasıl davranması gerektiğine ilişkin mükemmel bir örnek verdi ve yaşananlar üzerine şunları söyledi:

Washington, kimin hatalı olduğunu bulma telaşına kapıldı. Bazıları Demokratlar’ın hatası diyor, bazıları da Cumhuriyetçiler’in... Bakın; Başkan olan benim, sorumluluk bana aittir.

Aldığı somut önlemlerden sonra, bunları söylemese eleştirilir miydi Obama? Hayır.

Öyleyse neden söyledi? Çünkü başkanlık koltuğunda oturmanın ne anlama geldiğinin ayırdında; ülkede kamuyu ilgilendiren olaylarda, birinci derecede sorumluluğun, en başta kendisine ve hükümetine ait olduğunun bilincinde...

Çünkü halkın, kendisini iş yapması ve sorunları çözmesi için Başkan seçtiğini biliyor...

Peki, böyle bir olay Türkiye’de olsa, sorumluluk makamındakiler nasıl davranırdı? “O adamlara biz mi verdik primi?” deyip, çıkarlar mıydı işin içinden? Sanki halk onları oraya sadece boy göstersin diye getirmiş gibi davranıp, sorumluluktan kaçarlar mıydı?

Almanya’da patlayan Deniz Feneri olayında iktidarın tutumunu gördük... Onca insanın mağdur olması, derhal soruşturma başlatılmasına yetmedi...

Bir nedeni olsa gerek...

Türkiye’de iktidarlar, kamusal çıkarı gözetip, sorunları çözsün diye seçilmiyor mu?

Yolsuzluklara bulaştığı iddia edilen devlet görevlileri hakkında soruşturma açmayanlar, halka karşı sorumluluklarını yerine getirmiş sayılır mı?

Halk, kamu yararı yerine cemaat çıkarlarını savunan politikacılara güven duymaya devam edebilir mi?

Obama hükümetinin ve Amerikalıların, kendilerini aptal yerine koymaya çalışan holding yöneticilerine gösterdiği tepkiden alınacak dersler var...

Türkiye'de özellikle politikacıların, kamu vicdanının yara almamasına özen göstermesi gerekli. Bu, hem siyasetin saygınlığı, hem de ülkenin huzuru açısından şart...

Hiç yorum yok: