© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/24 Ağustos 2008
Geçtiğimiz günlerde Malatya'da bir at katledildi... Bu konudaki haberler de, medyadaki yoğun siyaset ve magazin polemikleri arasında kaybolup gitti ne yazık ki...
Olay, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da destek verdiği “Saddam’ın Askerleri Kara Güneş” filminin setinde meydana gelmiş. Senaryo gereği bağlamışlar iki atı kamyonetin arkasına, başlamışlar çekmeye ki film gerçekçi gözüksün! Ama atlardan birisi eziyete dayanamayıp ölmüş...
Önce yapılan vahşete inanamayıp fotoğraflara baktım, sonra da internetteki kamera arkası görüntülerini izledim... Keşke izlemeseydim... O günden beri gözümün önünden gitmiyor o korkunç görüntüler...
Film ekibinden birinin sesi duyuluyor videoda; “Çok güzel be! Valla, hiç bozma” diyor sürüklenme sahnesinde. Saddam Hüseyin döneminde Irak’ta bir peşmerge köyünde yapılan işkenceleri anlatmak amacıyla yola çıkanlar, ticari kazanç uğruna kendileri de işkence yapıyor!
***
Bu faciayı duyan Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği (DOHAYKO) Temsilcisi Sitare Şahin, harekete geçip savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Olayı kınarken de, bu tip görüntülerin AB’ye üye olmayı hedefleyen Türkiye’nin ülke imajı açısından sorun oluşturduğunu söylemiş.
Doğru olmasına doğru, ama yüreğimi dağlayan üzüntünün nedeni AB nezdinde bozulan ülke imajı değil... Ben zavallı atın çektiği acıya yanıyorum... İnsanın bu derece canavarlaşabilmesi, vahşice zulmetmesi gerçekten korkunç... Üstelik kendisine bu kadar yararlı bir hayvana karşı...
Atlar değil mi o koca cüssesine karşın insanı ezmeyip ona dost olan?
Atlar değil mi fiziksel ve psikolojik rahatsızlığı olanlara yönelik hippoterapi tedavilerinde kullanılan?
Atlar değil mi yarıştırılıp üzerinden para kazanılan?
Atlar değil mi yüzyıllardır insanları sırtında gezdirip istedikleri yere ulaştıran?
Atlar değil mi yükleri taşıyan?
Atlar değil mi sabanları çeken?
Yoksa teknoloji gelişince mertlik bozuldu, atların değeri mi azaldı?
***
Amerikalı müzisyen Willie Nelson, bir keresinde esprili bir şekilde atların insanlardan daha akıllı olduğunu; hiç insanlar üzerine bahse girip beş parasız kalan bir at duymadığını söylemişti. Malatya'daki film setinde yapılan katliam da bu görüşü destekleyecek türden...
Uzun uygarlık tarihi boyunca böyle bir hayvan dostu olduğunun farkına varmayıp ona eziyet edenlerin zeka düzeyi için ne söylenebilir? Vefadan haberlerinin olmadığı belli, ama akıl ve vicdan yoksunluğunun zirvesine vardıkları da ortada...
Eğer Türkiye hukuk devletiyse, bu olayın sorumluları, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Yasası’nı ihlal edip suç işledikleri için ceza almalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı derhal görevini yapmalı ve film setinde meydana gelen olayla ilgili soruşturma açmalıdır. Hayvan haklarına duyarlı olan herkesin ortak talebidir bu!
***
Katledilen atla ilgili haberden sarsılmış bir halde, 2008 Olimpiyat Oyunları’nın açılış törenini izledim. Yüzlerce insanın Kuş Yuvası adı verilen stadyumda bir araya gelip güvercin figürü çizdiği sahne çok etkileyiciydi. “Tek Dünya, Tek Rüya” sloganıyla yarattıkları görüntülerle, bütün insanların aynı dünyada yaşadığını vurgulayıp, barışa duyulan özlemi anlattılar...
Ne ulaşılmaz bir rüya şu barış! İnsan denen varlık, içindeki şiddet duygusunu ve para hırsını dizginleyip, kendi türdeşleri dahil diğer canlıların yaşama hakkına saygı duymayı öğrenemediği sürece de ulaşılmaz olacak...
1 yorum:
Yazınız için teşekkür ederim. Hayvanlar hakkında duyarlılığınız olunca, yazınız hakkında bir açıklama yapmak istedim. Çinlilerden bahsediyorsunuz, fakat bilmediğiniz bir konu olabilir. www.peta.org, PETA sitesine bakarsanız, orada 'barış isteyen' Çinliler hayvanlara nasıl davrandığını görecekseniz. Ben bu haberi HAYTAP ve başka hayvan sever arkadaşlardan öğrendim, ve o günden beri o görüntüler kafamdan çıkmıyor. Gazetede sesinizi duyurabilirsiniz diye bilmenizi istedim. Teşekkür ederim.
Silvia Özler
sadesilvia@yahoo.com
Yorum Gönder