5 Mayıs 2008 Pazartesi

Biri Yer Biri Bakarsa...

© Zülal Kalkandelen/Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/4 Mayıs 2008


Açlık, içinde yaşadığımız gezegeni tehdit ediyor; tüm dünyayı sanki yedi kollu on bacaklı canavar gibi sarıyor. Haiti’de, Mısır’da, Endonezya’da isyanlar çıkıyor; Etiyopya’da her gün açlık yüzünden insanlar ölüyor.

Sorun öyle bir aşamaya geldi ki, sonunda Dünya Bankası Başkanı Robert Zellick, artan gıda fiyatları nedeniyle 100 milyon kişinin daha açlığa mahkum olacağını açıkladı. Bununla mücadele etmeye yönelik çalışmalar için de, acilen 500 milyon dolara gereksinim duyulduğunu söyledi.

Harekete geçilmediği takdirde gerçeğe dönüşebilecek kabusun yarattığı korku, zenginler kulübünün ödünü koparmaya yetti; Amerika hemen 200 milyon dolar yardım yaptı. Şimdi diğer G8 ülkelerinin de ellerini ceplerine atmalarını bekliyoruz. Ama acaba acil durum karşısında yazılan bu çekler açlık sorununu aşmaya yeter mi?

Yetmez. Neden yetmez?

Çünkü bu utanç verici sorunun kaynağı, yüzyıllardır süren haksızlıklar; birileri ekmek için can verirken, birileri de olanları duymuyor, görmüyor, görmezden geliyor...

***
Sömürüyü tüm çıplaklığıyla görmek için şu verilere göz atmak yeterli:

-Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı, günde iki dolardan daha az bir parayla yaşamaya çalışıyor.

-En yoksulların oluşturduğu % 40’lık kesim, küresel gelirin ancak % 5’ine erişirken, en zenginlerin oluşturduğu % 20’lik kesim gelirin 1/3’ini elinde tutuyor.

-Aşırı borç yükü altındaki 47 ülkenin gayri safi yurtiçi hasıla toplamı, en zengin 7 ülkenin toplam servetinden daha az.

-Dünyanın en zengin ülkesindeki zengin ve fakirler arasındaki uçurum, bütün diğer endüstrileşmiş ülkelerde bu iki kesim arasındaki uçurumdan daha fazla.

-Gelişmiş ülkelerde yaşayan nüfusun % 20’si, dünyadaki malların toplam % 86’sını tüketiyor.

-1960 yılında dünyanın zengin ülkelerinde yaşayan en varlıklı % 20’nin geliri, fakir ülkelerdeki en alt gelir grubunu oluşturan % 20’nin gelirinden 30 kat daha fazlaydı. Bu oran 1997’de 74 katına çıktı.

Bunlar, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı raporlarından alınan resmi rakamlar. Küresel kapitalizmin dünyayı getirdiği nokta işte bu... Her gün dünyada sayıları 26.500 ile 30.000 arasında değişen çocuk yoksulluk nedeniyle yaşamını kaybediyor...

Homo sapiens bu kadar aciz ya da duyarsız mı?

***
Birleşmiş Milletler Gıda Hakkı Raportörü Jean Ziegler, kitlesel açlığın sorumlusunun Batı ülkelerinin uyguladığı politikalar olduğunu söylüyor.

Gıda fiyatlarındaki artışın yarattığı son kriz, Amerika başta olmak üzere Batı ülkelerinin biyoyakıta yönelmesine bağlanıyor. Fosil temelli yakıtlara bağımlılığı azaltmak amacıyla tercih edildiği söylenen bu yöntemin, önceleri küresel ısınmaya karşı olumlu etki yapacağı düşünülüyordu. Ama sonuçta aşırı üretim, temel gıda gereksinimi için ayrılan alanların yakıt üretimi için kullanılmasına yol açtı.

İşin başka boyutlarının olduğu da zamanla ortaya çıktı. Biyoyakıtlara en büyük yatırımı yapanlar arasında kimler yok ki! Mesela George Soros var. Özellkle eski sosyalist ülkelerde Amerika yanlısı yönetimleri iktidara getirme çabalarıyla ünlü bu spekülatör, belli ki yine bir siyasi/ticari çıkar peşinde. Ayrıca yatırımcılar arasında BP, General Electric, Shell, Ford, Cargill ve Carlyle Group da başı çekiyor.

Bu noktada soru şudur: İnsanoğlu, türdeşlerini ve üzerinde yaşamını sürdürdüğü doğayı yok etmeye başlayan küresel kapitalizmin sömürüsüne daha ne kadar seyirci kalacak?

Yaşayarak göreceğiz, ama şu sözü hatırlamanın sırasıdır: Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar...

Hiç yorum yok: