29 Nisan 2012 Pazar

Tuhaf ve utanç verici

© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi / 29 Nisan 2012

Geçenlerde Amerika’da kadınların toplumsal, siyasal, ekonomik durumlarıyla ilgili araştırmalarıyla tanınan The Institute for Women’s Policy Research (IWPR) tarafından yapılan bir araştırma raporu yayımlandı. Rapor önemli; çünkü kadınlar söz konusu olduğunda, Amerika gibi dünya liderliğine soyunan bir ülkede haksızlığın ulaştığı boyutu ortaya koyuyor.

Araştırmaya göre, tam zamanlı olarak çalışan erkeklerin kazandığı her 1 dolara karşı, aynı koşullarda çalışan kadınlar 77 sent kazanıyor. Ortalama haftalık gelir erkekler için 832 dolarken, kadınlar için 684 dolar; yıllık gelirse erkeklerde 47.715 dolar, kadınlarda 36.931 dolar.

Amerika’da 15 milyon hanenin kadınlar tarafından geçiminin sağlandığı, bunların yaklaşık yüzde 30’unun yoksullluk sınırının altında kaldığı ve 8.5 milyon adedinde 18 yaşın altında çocuk bulunduğu hesaba katılırsa, kadın-erkek ücret dengesizliğinin topluma verdiği zarar da net şekilde görülüyor.

IWPR’ın araştırmasını yapan ekibin başındaki Ariane Hegewish, bu açığın nedenlerini şöyle açıklıyor: 1. Kazancı en yüksek görevler için kadınların işe alınma olasılığı az. 2. Kadınların erkeklerle aynı işte çalıştıklarında aldıkları ücret daha az olmakla kalmıyor, yıllar içinde aldıkları zamlar da erkeklere göre daha düşük.

***

Bunlar daha önceden de bildiğimiz veriler. Ancak raporda benim özellikle ilgimi çeken iki bilgi var.

Birincisi, en kazançlı görevler için işe alınmak konusunda tüm kadınlar haksızlığa uğruyor; ama en büyük ayrımcılığa, özellikle siyahi ırktan olanlar ve “Hispanic” denilen İspanyol kökenli Amerikalı kadınlar maruz kalıyor. Demek ki, kadına yönelik ayrımcılık, toplumun genelinde cinsiyet temelli olmasının yanında, bazı kesimlerde etnik köken ile birleşip ırkçı bir yaklaşım da taşıyor...

İlgimi çeken ikinci nokta ise, Amerika’da Eşit Ücret Yasası’nın 1963 yılında kabul edilişinden bu yana, kadınlarla erkekler arasındaki ücret dengesizliğinin yılda yarım sent kadar gerileme göstererek düşmesi. Böyle devam ederse, cinsiyetler arasındaki ücret dengesinin tam olarak kurulması, 40 yıldan fazla bir süre alacak.

Eğer cinsiyetler arasındaki açık yok edilseydi, bu, hukuksal eşitlik ilkesinin sağlanmasının yanında, ekonomik olarak kadınlar için ne anlama gelecekti?

National Partnership for Woman and Families adlı kuruluş, bunu net şekilde yanıtlamak için ilginç hesaplamalar yapmış. Eşit ücretin bir kadına getirisi, 92 haftalık yiyecek, 7 aylık ev kredisi ve elektrik, su vb. giderler, 13 aylık kira, 35 aylık aile sigortası ücreti, 10413 litre benzin anlamına geliyor.

***

Tüm dünyaya demokrasi dersi vermeye kalkan Amerika’da durum bu... Toplumun yarısının haklarının gasp edildiği ülkelerde demokrasiden kim söz edebilir? İstediği kadar anayasalarda cinsiyet ayrımcılığına karşı olunduğu yazılsın, uygulamalar bunun tersi...

Amerika’daki araştırmanın aynısı Türkiye’de yapılsa, acaba sonuçlar nasıl çıkar?

Kadını alınıp satılacak bir “meta” gibi gören, döven, katleden anlayışın ülkenin birçok bölgesinde hâlâ geçerli olduğunu düşünürsek, sonuçların vahim çıkacağını tahmin edebiliriz. Yine de adından “kadın” ifadesi çıkarılmış olsa da, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı’nın bu konuda ayrıntılı araştırma yapıp kamuoyuna açıklamasını dilerim.

Bu yazıdan çıkarılacak sonuç şudur: 21. yüzyılda bir tarafta laboratuvarlarda DNA alternatiflerinin yaratıldığı dünyanın, aynı anda insanların doğuştan gelen özellikleri nedeniyle üstün tutulduğu ya da aşağılandığı bir gezegen olması, yeterince tuhaf ve utanç verici.

-

Hiç yorum yok: