4 Aralık 2011 Pazar

Wall Street işgali, sınıf mücadelesidir

© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi / 4 Aralık 2011

Bu hafta İzlanda yazılarıma ara verip yine Amerika’ya bakmak istiyorum. New York’un Wall Street finans bölgesinde yer alan Zuccotti Park’ta yapılan işgal eylemleri başlayalı 2.5 ayı geçti. 17 Eylül’de Amerika’dan çıkıp tüm dünyaya yayılan eylemler hakkında çok yazı yazıldı, herkes görüşünü söyledi. Kimisi Obama gibi “sınıf hareketi değildir” diyerek inkara kalkıştı; kimisi komünizm ruhu Wall Street’i işgal etti dedi.

Ben daha önce yazdığım yazılarda bunun tam bir sınıf savaşı olduğunu, kitlelerin kapitalizmin yıkıcılığına başkaldırdığını belirtmiştim. Bu görüşümü izlenimlere dayanarak ve harekete katılanların yayınladığı bildirilerden yola çıkarak edinmiştim.

Bu yazıda, o görüşümü veriler aracılığıyla destekleyeceğim. (Aşağıdaki bilgiler, New York’taki İş ve Kamu Sağlığı Enstitü Yöneticisi Les Leopold’un “The Looting of America” /(Amerika’nın Yağmalanışı) adlı kitabında da yer alan ve grafiklerle desteklenen resmi verilerden alındı.)

***

1- Amerikan rüyası yıkıldı: Bir çalışanın gerçek ücreti ile ekonomik üretkenliğini gösteren eğriler, 1970’lerin ortasına kadar paralelken; o tarihten sonra ekonomik üretkenlik hızla yükseliyor ama ücret inişe geçiyor; iki eğri arasında derin bir ayrılık oluyor. “Daha çok çalışan, daha iyi kazanır” mantığı çöküyor. Ekonomik üretkenliğin artışıyla ortaya çıkan para, aşırı zenginlere aktarılıyor.

2- 1970’lerde en büyük 100 şirketin yöneticisi, her bir çalışanın kazandığı 1 dolara karşılık 45 dolar kazanırken , 2006’da bu dengesizlik şirketler lehine 1'e 1743 oldu.

3- Kadınların çalışma yaşamına katılmasına karşın, ortalama bir ailenin geliri düşerken, zengin ailelerin geliri artıyor. En alt seviyedeki % 20’lik kesim yılda 27.000 dolardan az kazanırken, en üst seviyedeki % 5’lik kesim 191.060 ve üzerinde kazanıyor.

4- En çok kazanan varlıklı kesimin ödediği vergi oranı yıldan yıla azalıyor. 1950’lerde en çok vergi ödeyen ilk 400 kişi % 90 vergi oranı ile karşılaşırken, bu 1990’ların ikinci yarısından itibaren yapılan vergi indirimleriyle önce % 30’lara, şu anda da % 16’ya kadar inmiş durumda.

5- Yüzde 1’lik kesimin (vergi kesintisi yapılmadan önce) hane halkı başına düşen gelir payı 1928’den sonraki en yüksek seviyede. Bu oran 1928'de % 23.9 iken, bugün % 23.5'la aynı çarpıklık yakalanmış durumda.

6- Zengin gittikçe zenginleşiyor. Wall Street kurtarma paketlerinin tüm yükü orta halli Amerikan ailelerine yüklendi. Orta halli ailenin, en tepedeki 10 yatırım fonu yöneticisinin 1 saatte kazandığını kazanmak için 47 yıldan daha fazla çalışması gerek.

7- Politikayı zenginler kontrol ediyor. 2010’da iş dünyasının politikada etkili olmak için harcadığı para 1.317.977.7219 dolar iken, emekçi kesiminki 92.355.686 dolar.

8- İşsizlik çığ gibi büyüdü. 2000’de % 5.7 oranındaki işsizlik 2010’da % 14.5’e çıktı.

9- Gelecekle ilgili umutlar azalıyor. 26 haftadan fazla bir süredir işsiz olanların oranı, tarihin en yüksek seviyesinde.

10- En büyük 10 bankanın sahip olduğu servet giderek büyüyor. 1994’te ekonominin % 17’sine denk gelen bu servet, 2009’da % 63’e çıktı. “Batamayacak kadar büyük” politikası geçerliliğini sürdürüyor.

***

Les Leopold’un ortaya koyduğu gibi Amerika, giderek zenginleşen yüzde 1’lik kesimin % 99’luk kesimi ezip geçtiği bir makine halini aldı; kapitalizmin en vahşi şeklini kendisine anayasa yapan, sermayeye tapınan dev bir makine.

Yüzde 99’un isyanı bundandır; bu bir sınıf savaşıdır.

-

Hiç yorum yok: