21 Nisan 2008 Pazartesi

Cheney'i Gandhi Gibi Gösterecek Başkan Adayı

© Zülal Kalkandelen /Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/20 Nisan 2008

O da kim?

Kim o derece şahin olabilir ki, ABD Başkan Yardımcısı Cheney onun yanında Gandhi gibi kalsın?!

Amerikalı politikacı/yazar Pat Buchanan’a göre o kişi, başkan adaylığı kesinleşen Cumhuriyetçi John McCain. Buchanan, geçmişte Nixon, Ford, Reagan gibi başkanlara danışmanlık yapan çok tanınmış bir isim.

Muhafazakar kesimin önde gelenlerinden birisi böyle diyorsa, gerisini siz düşünün…

***

George W. Bush’un Beyaz Saray’daki koltuğundan ayrılmasına az kaldı. Başkanlık seçimleri bu yıl 4 Kasım’da. Ama prosedüre göre, yeni başkan ve başkan yardımcısı, göreve 20 Ocak 2009 tarihinde yemin ederek başlayacak.

Sonuç olarak, dünyada milyonlarca insan nefesini tutmuş bir halde, Bush’un gidişini kutlamayı bekliyor.

Bugünlerde Bush, her ne kadar şehit askerlerin arkasından ağlasa da, etrafa gülücük dağıtmaya çalışıp her gittiği yerde dans etse de, hiç kuşkusuz en sevilmeyen politikacılar arasında ilk sıralarda.

O listede Bush’un hemen yanında yer alanlardan birisi de Dick Cheney. Kapılı kapılar ardında Amerika’yı asıl yönetenin o olduğunu herkes biliyor artık.

Fakat Cheney’in sevilmemekle ilgili bir sorunu yok, bu nedenle de Bush gibi umutsuzca şirin gözükmeye çalışmıyor. Hatta geçenlerde Türkiye’ye yaptığı ziyarette, kendisine bu konuda soru yönelten bir Amerikalı gazeteciye, “Eğer sevilmek isteseydim, televizyon muhabiri olurdum,” şeklinde bir yanıt vermiş.

Yani hem kendi halkı hem de dünyadaki diğer halklar tarafından sevilmediğini, hatta nefret edildiğini biliyor ve bu hiç umurunda değil…

Böyle bir adamı Gandhi gibi gösterecek McCain’in başkan olması durumunda neler olur? İnsan düşününce bile ürperiyor.

***

İşin ilginç tarafı, Amerikalı seçmenlerin çoğunluğu, John McCain hakkındaki gerçeklerin farkında değil. Amerikan medyasında çizilen McCain portresi, büyük ölçüde Cumhuriyetçi adayın savaş gazisi, deneyimli senatör ve güvenilir politikacı imajlarına dayanıyor.

Öyleyse biz pek öne çıkarılmayanları sıralayalım:

McCain, özellikle Irak, Rusya ve Çin konusunda, Bush-Cheney politikalarına göre çok daha sertlik yanlısı. Irak’tan çekilmek gibi bir planı yok, bölgede kalmaktan yana. Bush’un “ülkesine derinden bağlı bir lider” diye tanımladığı Putin’in gözlerine baktığında, sadece KGB harflerini gördüğünü söylüyor. Çin’in dünya liderliğine soyunmasından rahatsız. Bu ülkeyi, Amerika’nın çıkarlarına baş tehdit yaratacak bir güç olarak görüyor.

Bush yönetiminin uyguladığı önleyici savaş (pre-emptive war) stratejisini şiddetle savunuyor.

McCain, son dönemde özellikle aşırı dinci sağ kesimle yakın temas içinde. Amerika’nın varoluş amacının İslam dinini yok etmek olduğuna inanan rahip Rod Parsley’i ruhani lideri olarak tanımlıyor.

İşkenceye karşı olduğu izlenimini vermeye çalışıyor, ama bir yandan da CIA’nin uyguladığı basınçlı su ile sorgulama (waterboarding) olarak bilinen işkence tekniğinin yasaklanması için verilen yasa önerisine karşı oy kullanıyor.

Ev için aldıkları banka kredilerini ödeyemez hale gelenlere ikinci bir iş bulup tatilden vazgeçmelerini öneriyor. Ardından kendisine ve eşine ait en az sekiz adet ev olduğu ortaya çıkıyor.

Kürtaj konusunda kadınların karar verme hakkına karşı. Tüm çocukların sağlık sigortası kapsamına alınmasını öneren yasaya karşı. Çok sayıda lobi grubundan kampanyasına büyük miktarlarda yardım kabul ediyor.

McCain ABD Başkanı seçilirse, olabilecekleri tahmin etmek çok da zor değil...



-

Hiç yorum yok: