18 Temmuz 2010 Pazar

Bina48 ve İnsan Sıcağı

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 18 Temmuz 2010

Başlıktaki isim bir robota ait. Bilim dünyasını takip edenler büyük olasılıkla tanıyorlardır onu. Ben, konuya yabancı olanlar için Bina48’i tanıtayım.

Humanoid ya da android denilen insanımsı robotlardan birisi bu. Amerikalı avukat, yazar ve milyoner girişimci Martine Rothblatt’ın isteği üzerine Hanson Robotics’in sahibi David Hanson tarafından yaratılmış. Kauçuktan yapılma bir kafası ve sadece göğüs kısmına kadar gelen bir bedeni var...

Görüntüsünün kaynağı, adı Bina Aspen olan Afrika asıllı Amerikalı bir kadın. 56 yaşındaki Martine Rothblatt, cinsiyet değiştirip kadın olmadan olmadan önce Bina ile evlenip dört çocuk sahibi olmuş. Hayatını paylaştığı insana benzeyen bir robot yaptırmak için de geçen mart ayında Hanson Robotics’e 125 bin dolar ödemiş.

Martine ve Bina ikilisinin öyküsü oldukça ilginç; ama benim bugün üzerinde durmak istediğim konu, 21. yüzyılda giderek yalnızlaşan insanın çaresizliği...

***



Aslında bu konu üzerinde kafa yormama üç ayrı etken neden oldu. İlk olarak, The New York Times’da Bina48 ile yapılmış bir röportaj okudum.

Muhabir Amy Harmon, Rothblatt’ların Vermont’taki Viktoria tarzı evine gidip Bina48 ile konuşmuş. Oturmuş robotun karşısına ve sohbet eder gibi sorular sormuş.

Gazetenin internet sitesinde bu röportajın bir bölümü video olarak da yayınlandı. Bedeninin alt kısmının olmadığını unutup, başının arkasındaki kabloları önemsemezseniz, hayret verici derecede gelişmiş bir robot Bina48.

Bazen sorulara çok mantıklı yanıtlar veremese de, bunu fark edip, “Özür dilerim, bugün yazılım sistemim biraz karışık” diyor. Eğer sizi tanıyabilir hale gelirse, adınızla hitap edip gözünüzün içine bakıyor...

***

İkinci olarak, yapay zeka üzerine düşündüğüm bir sırada, İstanbul Caz Festivali için ülkemize gelen Imogen Heap ile röportaj yaptım. Teknolojiyi çok etkin bir şekilde kullanıp folk ile elektronik müziği birleştiren bir sanatçı kendisi. Doğal olarak ona da müzik ve teknoloji hakkında sorular yönelttim.

Bilgisayar hâlâ en iyi arkadaşınız mı?” diye sorduğumda “Evet” yanıtını aldım...

Bilgisayarların insanların düşüncesini tam olarak algılayıp karşılık vermesini isterdim” dedi söyleşinin bir yerinde.

Her ne kadar bilgisayarlar, umutsuz bir şekilde insana göre az gelişmiş olsa da, insanla daha uyumlu çalışacağı günlerin çok da uzak olmadığını düşünüyor Imogen Heap.

***

Bu röportajdan sonra Amerika’da Oxygen Media tarafından yapılan bir araştırma haberini okudum. Sonuçlara göre, katılımcıların % 40’ı Facebook bağımlısı olduğunu itiraf ediyor, % 34’ü sabah tuvalete bile gitmeden önce yaptıkları ilk işin Facebook hesaplarını kontrol etmek olduğunu söylüyor.

Erkeklerin % 65’i, kadınların % 50’si Facebook’ta tanıştıkları insanlarla duygusal ilişki kurabileceklerini belirtiyor. İnternet üzerinde tanışıp ayrılmanın oldukça popüler olduğu görülüyor...

***

Bütün bunlar art arda gelince, insanoğlunun kendi yarattığı teknoloji ile olan ilişkisini düşündüm.

Yanlış anlaşılmasın; ben teknolojik gelişmeleri çok heyecan verici buluyorum. Doğru kullanıldığında zaman tasarrufu sağlayıp hayatımıza büyük kolaylık getiren müthiş bir araç olarak görüyorum teknolojiyi. Çok da yakından izliyorum bu alanda olup bitenleri...

David Hanson, yapay zeka geliştirme yöntemleriyle robotların duygusal tepki vermesinin sağlanacağını ve insana arkadaş olabileceğini söylüyor.

Doğrusu zaman zaman bu dünyadaki duyarsızlıklardan, ikiyüzlülüklerden bunalıp, “Keşke elektrikli koyun düşleyecek bir android arkadaşım olsaydı” diye düşünmüyorum değil...

Ne var ki, insan sıcağının yerini hiçbir şeyin tutacağına da inanmıyorum...

-

Hiç yorum yok: