23 Mayıs 2010 Pazar

Eşcinsel Başkan?

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 23 Mayıs 2010

Gay olduğunu açıklayan bir adayın başkanlığını destekler miydiniz?” Bu ilginç soru, geçen mart ayında Amerika’da yapılan bir kamuoyu araştırmasında soruldu.

60 Minutes / Vanity Fair tarafından gerçekleştirilen araştırma, Amerikan toplumunun birçok alanda olduğu gibi, bu konuda da ikiye bölündüğünü kanıtlıyor: Halkın % 50'si gay bir başkanı destekliyor; % 44’ü ise, böyle bir adaya karşı...

Aynı araştırmada bu soru, yüksek mahkeme yargıcı ve dışişleri bakanı için de sorulmuş. Yüksek mahkeme yargıcının gay olmasına karşı çıkanlar % 40’a inerken, destekleyenler % 55’e çıkmış. Gay bir dışişleri bakanının kabul edilebilirlik oranı % 56 olurken, karşı çıkanlarınki % 39’a düşmüş.

***

Obama’nın Yüksek Mahkeme’ye yeni atadığı Başsavcı Elena Kagan’ın her açıdan mikroskop altına alındığı son günlerde, bu sonuçlar daha da önem kazandı. Çünkü Amerikan medyasında bir süredir Kagan’ın lezbiyen olduğu yönünde haberler çıkıyor.

Demokratlar, bu haberleri muhafazakarların yaydığını; Kagan’ın Harvard’da dekanken, ordudaki “Don’t Ask, Don’t Tell” (DADT-Sorma, Söyleme) uygulamasına karşı çıktığını söylüyor.

Amerika'da ordu, eşcinsel olduğunu açıkça beyan edenlerin görev yapamadığı tek kurum. Bu uygulamaya göre, ordu, eşcinsellere ancak cinsel tercihlerini gizli tutmaları koşuluyla askerlik yaptırıyor.

Kagan, önceleri bunu ayrımcılık olarak değerlendirmiş ve öğrencileri orduya çekmek için gelen askeri yetkililerin kampüse girmesini yasaklamış. Fakat Bush döneminde, bu tarz tavır alan okullara federal paranın kesilmesi gündeme gelince de karşı kampanya başlatmış...

1993’te Bill Clinton döneminde değiştirilen askerlik yasasına dayanan DADT, askerlere cinsel tercihleri ile ilgili soru sorulmasını önlerken, aynı zamanda da, eşcinsellerin cinsel kimliklerinden açıkça söz etmelerini yasaklıyor.

Obama ise, eşcinsellerin cinsel tercihlerini gizlemeden orduya alınmalarına olanak sağlayacağına dair söz verdi. Ancak henüz sözlerini yasaya dönüştürmediğinden eski uygulama devam ediyor.

***

Amerika eşcinsel hakları konusunda Avrupa’yı daha geriden izlese de, bizim gibi ülkelerle kıyaslandığında çok daha ileri. Çünkü bu konu, orada, ırk, din, dil, etnik köken, cinsiyet ve cinsel tercih farkı gözetilmeden herkesin aynı hak ve özgürlüklere sahip olması için verilen bir mücadele alanı olarak görülüyor.

Acaba bizde bir araştırma yapılsa, halkın kaçta kaçı gay bir başbakanı destekler?

Acaba Cumhurbaşkanı eşcinsel birini Anayasa Mahkemesi üyeliğine atar mı?

Acaba bir gay belediye başkanı adayına yüzde kaç oy çıkar?

Sonuçta, eşcinselliğin büyük bir kesim tarafından utanılacak bir suçmuş gibi gösterilmeye çalışıldığı bir ülke burası... Bazılarının, Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan gibi, tıbben doğru olmasa da, “Eşcinsellik hastalıktır” dediği garip bir yer burası...

Ahlakın sınırlarının cinsel tercihlerle, yatak odası dedikodularıyla belirlendiği bir toplum burası...

Çalanın çırpanın yükseldiği, yolsuzluk yapıp halkın parasını yiyenin hesap vermeden gezebildiği bir yer burası...

Çocuk tecavüzlerinin aile arasında saklanıp üzerinin örtüldüğü; ama toz kondurulmaz ahlakın eşcinsellere yapılan baskılarla korunmaya çalışıldığı ülke burası...

Merak ediyorum; acaba bu ülkede, "Bir insanın bir işe uygun niteliklere sahip olup olmamasının cinsel tercihle ne ilgisi var?" diye soran kaç kişi var?

-

Hiç yorum yok: