© Zülal Kalkandelen / Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi / 27 Ocak 2013
Türkiye’de gazete tirajlarının düştüğü bir gerçek. Ara ara dönemsel çıkışlar olsa da, bunlar kısa süreli; genel eğilim giderek azaldığını gösteriyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Birisi, bütün dünyada olduğu gibi internetin yaygınlaşmasıyla, çoğu kişinin haberlerini bedava olarak dijital dünyadan almayı yeğlemesi. Akıllı cep telefonlarının, tablet bilgisayarların, iPad’in hayatımıza girmesiyle artık bu kaçınılmaz bir gelişme.
Ancak bunun dışında Türkiye’ye özgü durumlar da var. Geçenlerde bir arkadaşıma söylüyordum; ben bu ülkede mesleğimin ölümünü gördüm... Benim hayalini kurduğum, bana öğretilen gazetecilik, bugün bu ülkede yapılamıyor.
Nasıldı o gazetecilik?
Hiçbir kurum ya da kişiyi kayırmadan ve meslek etiğinden ayrılmadan, olayları ve toplumu, sadece doğruyu bulmak, haksızlıkları ortaya çıkarmak amacıyla izleyip, dili doğru ve güzel kullanarak aktarma işiydi; yani hep söylendiği gibi, kamunun doğru bilgi alma hakkını yerine getirmek için, onun gözü, kulağı ve sesi olmaktı.
Peki, demokratik toplum için elzem olan bu iş neden yapılamıyor Türkiye’de?
Medya sahipleri iktidar baskısından çekiniyor; o nedenle de hemen hiçbir yolsuzluğun, haksızlığın üzerine gidilemiyor, gazeteciler kör, sağır ve dilsizi oynuyor.
Gerçekleri yazan hiç mi yok?
Birkaç bağımsız mecra var ama onların toplam satış/izlenme oranı, diğerlerinin yanında çok az kalıyor.
Durum böyle olunca da medya patronları, tirajı artırmak için çareyi ünlülere köşe vermekte buluyor. Bir bakıyorsunuz yazı yazma konusunda hiçbir yeteneği olmayan bir şarkıcı birden köşe sahibi oluyor, bir manken ya da oyuncu yediğini, içtiğini, yaptığı seyahatleri ballandıra ballandıra anlatıyor. Onlar köşe sahibi olup gazetelerden hiç de azımsanmayacak ücretler alırken, edebiyatçı, yazar ve gazeteci, bir başka deyişle hayatını sadece yazı yazarak kazanmaya çalışanlar açıkta kalıyor.
Bana göre gazeteciliğin saygınlığını yitiren bir meslek olmasında en başat faktör, gazeteleri yönetenler. Bir insan kendi mesleğine ancak bu kadar ihanet eder. Sadece iktidarın önünde şekilden şekile girilmesinden söz etmiyorum; gazeteciliğin hiçbir yeteneği/deneyimi olmayan ünlüler tarafından hakkıyla yerine getirilebileceğini düşünmeleri, daha en başından mesleğe hakaret.
İletişim fakültelerinde geleceğin gazetecisi olma umuduyla okuyan çok sayıda genç var. Onlar mezun olduklarında diğer adaylar arasından tercih edilmeyecekler; bir başka fakülteyi bitiren ile aralarında işe kabul edilme açısından fark görülmeyecek. Bu ülkede hep olduğu gibi, yine nepotizm devreye girecek ve gazetecilik hayalleri belki de suya düşecek.
Üniversitelerdeki gazetecilik eğitiminin yeterli olmadığı savunulabilir ve bu doğrudur. Ama onun cezasını o bölümde okuyanlar çekmemeli; onlar, en azından gazeteciliği meslek olarak seçme heyecanı duyan gençlerdir. Bir başka alanda meşhur olup ya da başka bir sektörde çalışıp, “Hadi bir de şu gazetede yazalım da havamız olsun,” diyenlerden değildir.
Bu görüşleri ne zaman dile getirsem, “Ne yani gazetecilik okumayan gazetecilik yapamaz mı?!” diyenler oluyor. Elbette yapabilirler ve yapıyorlar. Bir konuda uzmanlığı olan, iyi yazı yazabildiği sürece o konudaki görüşlerini paylaşabilir ya da farklı bir alanda eğitim almışsa bile gazeteciliği meslek olarak seçip yıllarını bu işe vermişse, o da gazetecidir. Benim lafım, sadece ünü için gazetelere alınan ama yazı yazmayı beceremeyenlere ve onlara köşe açanlara...
Yazı yazmak, özen ister, bilgi ister, her şeyden önce dilde ustalık ister. Hepsini bir kenara atıp tiraj için ünlülere sarılmak ise, ölen gazeteciliği/haberciliği diriltmez.
-
4 yorum:
yazıda bir eksiklik buldum kendimce. belkide anlayamadım biraz ondan olmuştur öyle.
düşen trajları arttırmak için ünlülere köşe vermelerinin gazete satışlarının düşmesine karşı önlem olabileceğini sanmıyorum. geçiş olmamış bence. internetten okuyan gazetesini, sizin dediğiniz gibi o ünlü isimi görünce şevklenebilir belki ama gidip bakkaldan gazete alacağını sanmıyorum bu şevkle. ancak böylece gazetelerini okutmayı başarabilir medya patronları. gazeteden geriye kalan neyse onu yani.
emeğinize sağlık.
Geçiş çok açık. Gazetecilik yapamadıkları için tirajı dikkat çekecek ünlüler ya da sansasyonel haberlerle yükseltmeye çalışıyorlar. Siz belki o ünlü isim için gazete almazsınız ama tam tersi davranış içinde olanlar daha fazla. Kötü yazı da olsa onu umursamıyor, ünlü ne yazmış diye merak ediyor. Ne yazık ki bilgiye, emeğe, uzmanlaşmaya önem vermeyen toplumun hali bu...
böyle insanlar var mı içimde kendime sorup duruyroum.. hala inanamıyorum. böyle gerçek dışı komik birşey söyleyeceğim tirajlar hakkında,
oraya buraya 1 milyon satıyoruz diye reklam vermiş cemaatin gazetesi. ama o cemaatin okulundaki hoca sınıf için ayrı gazete aboneliği yaptırıyor para toplatıp. kendisi okula ayrı eve ayrı gazetesini alıyor. öğrencilere de alın demekle kalmıyor abone olmuş olanlara iş yerinize gelsin gene abone olun diyor. aşmışlar, ötesi var, al bir tane daha fazladan ne olacak diyor. ve hergün daha bir satırı okunmadan atılan gazetenin hesabı yok okulda.. bir de öğretmenler odasında hesabını veriyorlar yaptırdıkları abonelik sayılarının.. banane ne yaaprlarsa yapsınlar diyebiliriz ama ibretlik yani.
Zülal Hanım, en iyisi bağımsız yayın organlarını takip etmek. Size pek itibarlı gelmiyor ama sosyal medya şu an diğer ana akım medyadan daha etkili ve daha vurucu.
Yorum Gönder