4 Mayıs 2009 Pazartesi

İşkenceci Suçsuz mu?

© Zülal Kalkandelen/ Dünyalı Yazılar
Cumhuriyet Pazar Dergi/ 3 Mayıs 2009

“Waterboard” (su işkencesi) denilen yöntemde, tutuklu, eğimli bir zemine sıkıca bağlanır. Ayaklar genellikle yukarıya doğru durur. Gözleri ve alnı bir bezle kapatılarak, kontrollü bir şekilde beze su dökülür.

Bu sırada, bez yavaş yavaş aşağıya doğru çekilerek, burnu ve ağzı kapatacak şekle getirilir. Islak bez, kişinin nefes alışını zorlaştırır; bazen de olanaksızlaştırır.

Bez iyice ıslanıp, sadece ağzı ve burnu örter duruma gelince, su akışı 20-40 saniye ile sınırlandırılır. Bu durum, tutuklunun kanındaki karbondioksit oranını yükseltir. Yükselen karbondioksit oranı ise, nefes alma çabasını artırır.

Bununla birlikte bezin varlığı, suda boğulma hissi doğurarak panik yaratır. Tutuklu, kafasını çevirerek karşı koymaya çalışırsa, sorgulayıcı, onu durdurmak için ellerini kişinin burnunun ve ağzının üzerine kapatır.

Bu aşamadan sonra bez kaldırılır ve tutuklunun 3 ya da 4 kez nefes almasına izin verilir. Bu işlem, daha sonra tekrarlanır.”

***

Yukarıdaki ifadeler, Amerikan Adalet Bakanlığı yetkililerinin, terör şüphelilerine uygulanacak işkenceleri açıklamak için, CIA Genel Danışmanı John A. Rizzo’ya gönderdikleri resmi yazılarda yer alıyor...

Uzmanlara göre, aşırı acı ve boğulma hissi yaratan su işkencesi, ciğerlere ve beyne zarar veriyor, ayrıca psikolojik bozukluklara yol açıyor.

Yazılarda ayrıntılı olarak tarif edilen tek işkence tekniği bu değil... Tutukluyu nefes almakta güçlük çekeceği kadar dar bir kutuya kapatmak; çıplak bırakmak; içinde böcek olan bir alana koyup korkutmak; günlerce uykusuz bırakmak vb. birçok insanlık dışı yöntem anlatılıyor.

Obama, kısa bir süre önce, bu gizli belgeleri kamuoyuna açıklama kararı aldı...Ve Amerika’da kızılca kıyamet koptu. Bush yönetiminin terör şüphelilerine yıllardır uyguladığı işkenceler bir bir ortaya döküldü.

Tabii başta Dick Cheney olmak üzere, Bush'un şahinleri, derhal savunmaya geçtiler; işkence ile çok önemli bilgilere ulaşıldığını ve böylece Amerikan vatandaşlarının güvenliğinin sağlandığını iddia ettiler.

Kimileri de, Obama’yı CIA’in gücünü azaltmakla suçladı. Obama ise, çareyi, CIA'yi ziyaret edip, işkence uygulamaları nedeniyle kurum görevlilerinin yargılanmayacağını söylemekte buldu...

Gerekçesini de, “geçmişten intikam alma değil, geleceğe bakma zamanı” anlamında kullandığı “reflection, not retribution” ifadesiyle özetledi. Belli ki, bu meselenin iki partili toplumda ciddi bir ayrışmaya yol açmasından çekiniyor.

Ama kopan fırtına öyle hemen duracak gibi değil. İnsan hakları savunucuları, medyanın önemli bir kesimi ve Birleşmiş Milletler, Obama’nın bu açıklamasını sert bir şekilde eleştirdi.

Tepkiler artınca da, aradan sadece birkaç gün geçmesine karşın, Obama tavır değiştirdi. Kendi ifadesiyle, başkan olarak karar almakta en çok zorlandığı konulardan biriydi bu... Sonunda, partiler üstü ve bağımsız bir komisyonun iddiaları araştırmasını destekleyebileceğini söyledi.

Çünkü bir hukuk devletinde, yasaları çiğneyen görevlilerin cezalandırılıp cezalandırılmamasının Başkan’ın vereceği siyasi bir karar olmadığı hatırlatılmıştı kendisine...

Obama’nın yanaşmadığı Kongre soruşturması ya da özel savcı formülü için bastıranlar tatmin olmuş değil. Fakat bu meselede asıl gürültü, bir başka noktadan çıkacak...

İşkenceyi, Bush yönetiminin belirlediği çerçeveye uyarak uygulayanlar cezalandırılmamalı; soruşturma, işkenceyi öneren o çerçeveyi belirleyenleri kapsamalı,” diyor Obama...

Bir dakika... Doğru mu anladık gerçekten? İşkenceci suçsuz olabilir mi?..

Hiç yorum yok: